Genetiği değiştirilmiş "GDO'lu" ürünler, büyük bir "pazar". Türkiye'de Hükümetin bu konuda GDO'lu ürünlerden yana tavrı da malum. ABD merkezli birçok tarım firması, bu zararlı ürünleri dünyaya satıyor.
Ama dünyada bir de biyolojik ürün tüketmek trendi var ve gelişiyor...
Bu çok da doğal, çünkü genetiği değiştirilmiş ürünler, kanserden tutun da bir çok hastalığa neden oluyor.
Avrupa'da geçen yıl da, biyolojik ürünler övülüp, GDO'lu ürünler yerildi ve Avrupa basını, genetiği bozuk ürünlere karşı geniş kampanyalar yürütü.
WikiLeaks'in ortaya çıkardığı belgeler arasında, bu konuda çok önemli bit detay göze çarpıyor.
Amerikalı diplomatlar, GDO'lu ürünlerin Avrupa'dan dışlanmaya başlaması üzerine oldukça ciddi bir kampanya yürütüyorlar. Mesela ABD'nin Fransa Büyükelçisi Craig Stapleton, Fransa'ya ve AB'ye karşı açıkça "Cezalandırıcı önlemler"den bahsediyor. Fransızlara "hissettirilen" muhtemel cezaların nasıl birşey olacağı belli değil. Ama askeri manevralarla ilgili olabilir. (Mesela manevralarda kaza olsa, bir Amiral vurulsa...)
Amerikan diplomatlarının GDO'lu ürünlerin yaygınlaşması konusunu bu kadar önemsemesi de ilginç. Bu proje, Amerikalıların dünyadaki yiyecek/içecek üretiminin büyük ölçüde kontrolü konusunda detaylı bir çalışma yürüttüklerini gösteriyor. Bu konuda kuşkular vardı ama kanıt yoktu...
GDO'lu ürünlere karşı kararlı bir mücadele yürüten Natural News (tıklayınız) çevresinden Jeffrey Smith, geçtiğimiz günlerde verdiği bir mülakatta, ABD Hükümeti'nin GDO firmalarıyla çok yakın işbirliği içinde çalıştığını iddia etmişti. Bu söylentilerin ardında angaje bir Amerikan planının bulunduğunu WikiLeaks ortaya çıkardı. Böylece, Amerikan diplomasisinin GDO firmaları için çalıştıkları kanıtlandı. İspanyol Hükümeti de GDO'lu ürünleri serbest bırakıp desteklemesi için baskı altına alınmış. Türk Hükümeti de baskı altına alınmış olabilir mi? Böyle konularda hiçbir hassasiyeti olmayan AKP Hükümeti'ne baskı yapmaya bile gerek kalmamış olabilir.
GDO firmalarının, GDO'lu ürünleri protesto edenlere karşı Blackwater adlı özel orduyu ve onun ajanlarını da kullanmış olabileceği konusunda ciddi şüpheler var. AB'nin GDO'lu ürünlere karşı duruşu gereğinde gizli operasyonlarla cezalandırılabilir. Tam da böyle bir zamanda WikiLeaks'in ABD'nin (ve işbirlikçilerinin) ipliğini pazara çıkarması, bu planı da vurmuş görünüyor. Belgelerde, Bush'dan bu yana ABD Hükümetlerinin, dünyada çok üst düzeyde GDO'lu ürün anlaşmaları yaptıkları ve bu konuda çalıştıkları anlaşılıyor. Bu ürünlerin 1992'de ilk kez resmileştirilmelerinden bu güne, sayısız zararı ortaya çıkarıldı.
ABD'nin bu konuyu çok ciddiye aldığına bakarak, bir diğer konuya daha dikkat çekmemiz gerekiyor. -Çünkü yukarıda anlattığımız, WikiLeaks'in ortaya çıkardığı konuyla birlikte değerlendirildiğinde özel bir anlam ifade ediyor.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, dünya nüfus kontrolü ve dünya nüfusunun azaltılması konusunda harcanacak bütçeyi açıkladı. buna göre Amerikan hükümeti, "Aile nüfus planlaması" konusunda 48 milyar Dolar harcayacak. Clinton'ın sözleriyle, bu konu, "Amerikan dış politikasının merkezini/çekirdeğini oluşturacak" ABD, kadın ve çocuk ölümlerine karşı savaşacak -elbette harika! Ama bu konular üzerinden dünyada bir tür kontrol kurmaya çalışması kabul edilemez. Ayrıca bugünün dünyasını ABD'nin nasıl kontrol edebileceği de ayrı bir mizahi soru olsa gerek. En ilginç olanı da şu: Komplo teorileri malum. Amerikalıların o teorilere özenmeleri de anlaşılabilir bir durum. Ama kapitalist sistemde tam kontroller kurmak -hele şimdi- imkansız. Böyle bir kontrolü gıda üzerinden kurmaya çalışmak ise, en hafif deyimiyle iğrenç.
ABD'nin "Nüfus araştırmaları", daha Birinci Dünya Savaşı'ndan önce başlıyor. 1974'de Nixon'ın hazırlattığı gizli nüfus raporunda (tıklayınız), nüfus politikasının güvenlik politikasıyla nasıl ilişkilendirildiği de görülüyor. Raporda, Türkiye, Endonezya ve Brezilya'nın nüfusunun düşük tutulması gerektiği savunuluyor. Bu ülkelerin Hükümetleri, nüfuslarının artmasıyla birlikte baskı altında kalarak, ülke kaynaklarını kendi halklarına harcamak zorunda kalabilirlermiş! Bunun bir de politikasını yapmışlar. 1990'da yayımlanmasına izin verilen belgelerden biri olan bu raporu hazırlayan kişi de Kissinger. Soğuk Savaş döneminde Amerikan sömürüsünün iğrenç bir kanıtı. Demirel'in kulakları çınlasın!
İşin berbat yanı, bu tür politikaların bugün de sürdürüldüğüne dair işaretler var.