İklimlerin nasıl bozulduğunu biliyorsunuz. Aşırı sıcaklar, aşırı soğuklar...
İstanbul'da Aralık ayında baharı yaşarken, Berlin'de ısının eksi ondörtlere kadar düştüğünü, Noel öncesi olmasına rağmen Kurfürstendamm'da sokakta kimseciklerin görülmediğini duyuyoruz...
Ağustos ayındaki uzun sıcak dalgasının sanki hiç bitmeyecekmiş gibi gelip bazılarının paniğe kapıldığını da unutmadık...
(Yoksa unuttuk mu?!..)
İklimler bu hızla, hız kesmeden bozulursa ne olur?
Hangi ülke çölleşir ve "ihtiyaçlarını" karşılamak için (mecburen?) silaha sarılır, biryerleri işgal eder? Hızlı iklim değişikliklerine devletler nasıl yanıt verirler ve bu nedenle nasıl bir savaş olabilir?
Kanadalı askeri uzman Gwyne Dyer, bu konuda bir kitap yazmış. ("Climate War" Toronto 2008)
Kitabı, dünya kamuoyuna bir çağrı niteliğinde, çünkü bazı önlemler alınmadığı takdirde, iklim değişikliklerinin savaşlara neden olabileceğine inanıyor. Dyer, jeostrateji konusunda sayısız makalesiyle tanınmış bir uzman
İklimler, tahmin edilenden daha hızlı bozuluyor. Felaketi önlemek, ancak endüstrinin kırk yıl içinde sıfır karbon salınımı hedefine ulaşmasıyla mümkün. Ama bugünkü şartlarda bu imkansız, çünkü karbondioksit salınımı azalmıyor, tersine her yıl yüzde üç artıyor. Gwyne Dyer'in tahminlerine göre, nehirler ve göller kuruyacak, göçler olacak. Bazı ülkeler tamamen çökecek ve savaşlar çıkacak. Bu gelişmelerin önlenmesi için, dünya kamuoyunun kendi arasında iletişim kurarak, sorunların üzerine birlikte gitmesi gerekiyor. Hiçbirşey yapılmazsa, onbeş yıl sonrasından itibaren, "Hayat pek de yaşamaya değer olmayacak."
(Ağzından yel alsın...)
Gwyne Dyer, insanoğlunun doğayla bir tür savaşa girdiğini ve bu savaşı kaybedeceğini söylüyor.
Ben bu saptamayı duyunca, Fırtına vadisine yapılmaya kalkılan bilmemkaçtane HES'i düşündüm...
Hani "Su akar Türk bakar" diye bir vecize var ya?!.. Utanç verici. Üstelik bunu söyleyen bir Başbakan. Demek ki bilmemkaç yüzbin yıldır sular akmış, herkes bakmış! Herkes aptalmış, bir tek Başbakan akıllıymış! Sanki dünyada insanlardan başka canlı yaşamıyormuş, onların rızkı sayılmıyormuş gibi. Sanki Allah'ın suyu, üçbeş tane para manyağı "iş" adamı için, birkaç yılda bitirsinler diye yaratılmış...
İlk çökecek ülkelerden biri Bangladeş mi? Denizler yükselince, buradaki fakirlik, kontroldan çıkabilir mi? Gwyne Dyer'ın tahminlerine göre yirmi yıl içinde, Türkiye de dahil olmak üzere Akdeniz ülkelerine kuraklık hakim olacak. Venedik başta olmak üzere önemli kıyı şehirleri, yükselene denizle boğuşacak. İnsanlar, güney Avrupa, kuzey Afrika (ve güney/orta Anadolu'dan) başka yerlere göç edecekler. Çin, Asya'daki su kaynaklarına doğru genişleyecek, yiyecek için savaşmak zorunda kalacak.
Bütün dünyadaki insanların, "gelişmiş" ülkelerdeki yaşam koşullarına sahip olabilmeleri için üç veya dört dünya daha gerekiyor. Nüfus hızla artıyor. 2015 yılında dünya nüfusu yedi milyara çıkacak. Tüketim hızla (katlanarak) artıyor. Çöküş, Gwyne Dyer'ın tahmininden önce de olabilir...
Kitapta senaryolar da var... Mesela daha ilk senaryoda, Türkiye, İspanya ve (bağımsız) Kuzey İtalya devletlerinin Kuzey Avrupa ülkelerine saldırısı anlatıyor. Saldıran ülkelerin -Türkiye dahil- atom silahları da var, ama başarılı olamıyorlar! İklim değişikliğinden en güçlü çıkan ülke, yeni bir süper devlet haline gelen Rusya. Arapların ortak İslam Cumhuriyeti, 2045 yılında, nüfusunun yarısını göçlerle ve diğer nedenlerle kaybediyor. 2020'de petrolü tükenmiş ve yemek karneye bağlanmış.
2032 yılında havadaki krbondioksit oranı, 1990'dakinden yüzde 47 daha fazla. Dünyanın ortalama sıcaklığı, bugünkünün dokuz derece üzerinde...
Tabii hepsi senaryo -ve kitap 2008 krizi öncesinde yazılmış...
Üfleyerek yemekte fayda var...