Internet ve demokrasi ilişkileri hakkında

Internet'in "Doğrudan Demokrasi" ideali için kullanılması, bu blogu ilgilendiriyor. Konu Türkiye'ye de yabancı değil. Geçenlerde -internette hiç tartışmadan- bir internet partisi kurma girişimleri  de oldu. Henüz kimsenin hakkıyla ciddiye almadığı üzere İnternet çağı demokrasiyi ve toplumu değiştirmeye başladı bile ve bu etkileri daha dikkatli izlemek, olumlu ve olumsuz yanlarını mercek altına almak, elbette konunun uzmanlarının işi. Ben sadece Frankfurt'da bulunduğum süre içindeki gözlemlerim ve basında okuduğum bazı yazılara dayanarak konu hakkında kısa notlar düşeceğim.
Belirtilmesi gereken galiba ilk şey, internetin demokrasiyi "sadece" güçlendirdiği yaklaşımının yanlış olduğu. Avrupa'nın merkez ülkelerinde kurumsallaşmış, görece iyi işleyen demokrasiler var ve bunlar internetten kötü de etkileniyorlar ve işin kötülüğü de, sistemin internet tarafından dönüştürülmesi ve gelişmenin istikameti konusundaki soru işaretleri.
İnternette sadece belli resmi belgeli yetkinlikler değil amatörden yetişme yetenekler de ön alabildiğinden, vasatizmin göbeğine kar yaşması gibi bir durum söz konusu. Bu, yetkin bilim adamlarının bile sorgulanması şeklinde oluyor. Hayatının sadece dört yılında okuyup, geri kalanında yatmış ve sadece maçlarla ilgilenmiş "bilim adamları" kendilerini birden sudan çıkmış balık gibi hissedebiliyorlar, zira 16 yaşındaki bir çocuk çıkıp iki dakikada onların boşluğunu ortaya serebiliyor. Kısacası tüm otoritelerin -eskisi gibi- dört yıl okuyup sonra yatamadıkları bir süreçte yaşıyoruz. Sadece eski otoritelerin değil, demokrasinin otoritelerinin de, hatta kurumlaşmış firmaların ve ürünlerinin de sorgulandığı bir dönem bu. Türkiye'de de müşteri memnuniyetinin küçümsenmeyecek bir rol oynamaya başladığını biliyoruz. Avrupa ülkelerinde, bir blogger, bir ürün hakkında yazdığı bir-iki yazıyla, o firmanın pazarlama müdürünün kovulmasına, hatta ürünün piyasadan toplatılmasına, firmanın prestij ve tabii kar kayıplarına neden olabiliyor.
İnternet çağının yeni özelliği, dahilerin ve yeni fikirlerin ille de üniversitelerden ve firmaların Arge bölümlerinden değil, internetten, Tanrı'nın unuttuğu köylerden çıkabilme ihtimali. Dahiler daha çok internette görünüyor ve hayatını verip bir firmanın/kurumun hiyerarşisinde yükselmiş kişilerin bir anda önüne geçip kilit önemde biri haline gelebiliyor, üstelik bunu oldukça özgür bir ortamda kalarak yapıyor. Sistemin ortalama "nitelikli" insanlarının (ve vasatın), Avrupa'daki demokrasilerin de temelini teşkil ettiğini hatırlayınca, internetin yeniliklerin bu kadar ani ve etkili olmasının bazıları tarafından oldukça tehlikeli sayılmaya başladığını da anlayabiliriz.
Bilim adamları, gazeteciler, yazarlar, yöneticiler ve tabii politikacılar, sörekli sorgulanıyorlar ve sorgulamanın özünü de sadece "ne" yaptıkları değil, "neden" yaptıkları oluşturuyor. Birçok kurumun ve medyatik kişinin sorgulanmak riskini de göze almak zorunda olduğu bir zaman dilimi.
İnternetin tarz itibarıyla en önemli etkilerinden biri de, eskinin deneme-yanılma yöntemini yaygınlaştırıp, yeni fikirlerin/icadların/keşiflerin yolunu açması. Eski hiyerarşik modeller sallanıyor. Daha yatay bir karar ve yönetim biçimi yaygınlaşıyor. İnternet demokrasisi ve internet partileri fikrinin hayat bulduğu bir alan belirginleşiyor.
İnternetten akan muazzam yaratıcılık ve yenilik/tazelik, çalıştığı işi ve yeri "garanti" gören birçok kişinin işini de tehdit ediyor, ama sağlam demokrasiler, sağlam iş yerlerine ve yaşam kalitesini koruyan kesimlere dayanan bir şeydir ve internetten gelen devrim, bu yapıyı tehdit ediyor. Tabii bu durumun tersine çevrilmesi ve internetin kısılması mümkün olmadığından, Batılı toplumların internetin etkisine uyum sağlamak zorunluluğu gibi bir durum var.
İnternet'in özgürleştirici etkisi, herkesin hemfikir olduğu bir konu. Zamanın ruhuna tamamen uygun ve geriye çevrilemez bir durum, Türkiye'de de böyle.
Filozof Dov Seidman, internetle birlikte yukarıdan aşağıya doğru ahlaki bir otoritenin yükseldiğini söylüyor -ki gerçekten hoşuma giden doğru bir saptama. Böylece, herkesin uyması gereken etik gösterge/pusula, internetten geliyor ve kaynağı da herhangi birileri olabilir. İnternette biraraya gelip etik konusunu temel alan protestoların ne kadar etkili olduğunu Türkiye'de yaşadık. AKP iktidarı, Türkiye'de ve Dünya'da insan içine çıkamaz duruma geldi. Galiba duyguların/Vicdanın daha büyük rol oynadığı, ahlakın ve etiğin daha önemli değerler sayıldığı bir "Bilgi Toplumu" geliyor, "Endüstri Toplumu" gidiyor.