İki Güneş tutulması arası, Türkiye'de genel seçimler

2011 yılında sadece altı Güneş ve Ay tutulması yaşanıyor. Bunlardan üçü, bir Haziran ve bir Temmuz günleri arasında... Bu durum, ülkeler astrolojisiyle ilgilenenler için de dikkat çekicidir -çünkü tam da bu iki tarihin arasında Türkiye'de seçimler olacak.
1 Haziran günü parçalı Güneş tutulması. 15 Haziran günü tam Ay tutulması. 1 Temmuz günü gene parçalı Güneş tutulması.
Ay tutulması, bir tür son ve yeni başlangıç sayılabilir. Bu nedenle seçimlerin hemen ardından yaşanacak 15 Haziranda Yay burcundaki Ay tutulmasını, Türkiye'de yeni bir tarihin (dönemin değil, -tarihin) başlangıç noktası sayabiliriz.
Neyin başlangıç noktasıdır?
Türkiye'nin yeni kaderinin, yeni görev ve sorumluluğunun, yeni konumunun başlangıç tarihidir. Bu tarihten sonra Türkiye'nin, adım adım yeni bir yöne doğru yürüyeceği anlaşılmaktadır.
Bu istikamet, seçim sonuçlarından bağımsızdır ve bellidir...
Türkiye, Avrupa'nın bir ucundan Çin'e kadar olan bölgenin (Tek Tanrılı dinler bilgesinin) kültürel/siyasi ortak rezonansını sağlamak görev ve sorumluluğuna hazırlanmaya başlayabilir...
Ay tutulması ile ilgili, çeşitli yorumcuların ve dostların yazdıkları ve söylediklerine bakarak, "Ay tutulmasından sonra Kemal Kılıçdaroğlu'nun çok daha önemli biri olacağını, halkın üzüleceğini, devletin sevineceğini"  söyleyebiliriz.
(Bunun ne demek olduğunu çözen beri gelsin!..)
Benim bu tip yorumlardançıkardığım sonuç, önce kimin kim olduğuyla ilgili. Son seçimlerde astrolog dostlar tarafından kullanılan 'Halk' terimiyle çoğunluğu temsil eden AKP seçmeninin kasdedildiğini görmüştüm. 'Devlet' terimi ise havada kalmıştı. (Kimin devleti?!)
Bunları seçimden sonra göreceğiz.
Kısacası, bir rahatlama yaşanacağı anlaşılıyor.
Tabii dünya Türkiye'den ibaret değil. Asıl önemli olan, dünyadaki değişim.
Bu üç olayın tetikleyeceği konuların başında Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki devrimler var. Mısır'ın yeniden karıştığını zaten gördük. Libya'da iç savaş sürüyor.
Burada hemen dikkat çekmemiz gereken durum şudur:
İnsanoğlu herşeye çok çabuk alışıyor...
Bu yılın başından beri çok önemli şeyler oluyor ve hiçkimse bunların üzerinde birkaç günden fazla durmuyor Türkiye'de (ve dünyada).
Arap Baharı'nı söylemeye gerek yok. Japonya depremi ve Fukushima reaktöründeki kaza, Yunanistan'ın iflasın eşiğine gelmesi, Çin'de çökme belirtileri, IMF Başkanının ve Fransız solunun, acaip bir skandalla vurulması, şimdi aklıma gelenler.
Bir ucunun Portekiz, İspanya, Yunanistan'a kadar uzandığı Arap devrimlerinin, Ağustosa kadar hızlanarak süreceğine işaret ediliyor. İkinci, daha büyük bir devrim dalgası, gelecek yıl bekleniyor. Ay tutulmasının en çok etkidiği dört yer bulunuyor. Bunlar, Japonya/Fukushima, Mısır/Kahire, İngiltere/Londra ve Brezilya. Listenin sonundaki Brezilya sahiden karışabilir, çünkü orada neoliberal Hükümetin çevre talanına karşı çok büyük bir direnişin hazırlandığını ve Brezilya'nın önümüzdeki dönemde patlayabileceğini, ben şahsen biliyorum!
Seçimlerden sonra Türkiye, kapısına kadar gelen devrimlerle (Suriye) ve tabii "Kürt olayı" ile uğraşmakla işe başlıyor. Hiç kolay olmayacak. 
(Kolay işi seven kim?!)