Dijital siyaset, katılımcı demokrasi ve çağın macerası hakkında

Çin'in en ünlü şairi Bei Dao'nun uzun bir şiirinin en kısa ve en bilinen bölümünün başlığı "Hayat"tır...
Ve şiir tek bir sözden oluşuyor. Şöyle:
生活

("Hayat
")
İnternet ağının bu yoğunlukta hayatımıza girişinin üzerinden daha on yıl bile geçmedi. İnternet üzerinden yapılan trivial/günlük politikanın tarzı, demokrasinin bütünü üzerinde de etkili olmaya başladı. Bu etki kendini, herkesin eşit olduğu ve önderlik kabul etmeyen bir ağ içinde karşılıklı etkileşim ve yönlenmeler/yönlendirmeler şeklinde gösteriyor.
Katılımcı demokrasi, eskiden beri sosyalist bir hayaldi. Herkesin tartışarak siyasi yönelişleri etkilediği, kararları doğrudan etkilediği bir demokrasi anlayışı gelişiyor. Bu anlayış, araya vekil koyarak değil, doğrudan konuşan bir anlayışa tekabül ediyor.
Eskiden, kararlara herkesin doğrudan katıldığı, Solon Demokrasisine benzer bir toplum hayali kurulurdu. Gerçi bunun nasıl gerçekleştirileceği o zaman belirsizdi, teknik olarak da imkansızdı. Tabii bunu kısmen mümkün kılabilecek, internet gibi birşey de henüz icad olunmamıştı.
İnternetteki interaktif katılım, giderek daha dikkat çekici hale geliyor. Haber sitelerine yapılan yorumların gün geçtikçe kalite kazandığı görülüyor. 

İnternete filtreler takılmaya başlanması, İran'ın internetten kopup kendi internet ağını kurmaya kalkması, Çin'in internet kontrolünü artırması, üstelik Google gibi firmaların da bu yasaklara "uyum" sağlamaya yakın durması, çeşitli şekillerde interneti kontrol denemeleri, "klasik" (lacili "muhafazakar") anlayışı hemen gözler önüne seriyor: "Gerçek demokrasi arayışları, görüldüğü yerde ezilmelidir!" İnternet, devletlerin ve piyasanın kontrolü dışına çıkabilen, eşitlikçi/etkili bir demokrasi anlayışının yaygınlaşmasına zemin sağlayabilir. (Tabii tek başına internet pek birşey ifade etmiyor) Ve tam da bu ihtimal, otokratik eğilimli "muhafazakar" (yani erkekegemen eskici "konserve'tist!") anlayışların gözünü "kamaştırıyor" (önlerini göremiyorlar!).
İnternetin gücü, galiba bir ağ olmasından ve Bei Dao'nun tek sözle ifade etiği üzere, hayatın temel özelliğine sahip olmasından geliyor.
İnternetin propaganda aracı olarak kullanıldığı aşamadan, örgütlenme aracı olarak kullanıldığı aşamaya geçtik. Arap baharında internet ilginç bir rol oynadı. Şimdi yeni bir boyut daha ekleniyor; İnlernet üzerinden siber saldırıların yaygınlaşabileceği bir aşamaya geliniyor. Çin'li siber casusların, NATO bilgisayarlarının gizli kodlarını nasıl kırdıklarını ve birçok ülkenin dışişleri bakanlıklarının bilgisayarlarına nasıl sızıp mahrem bilgiler çaldıklarını, bu olayların Kanadalılar tarafından tesadüfen nasıl farkedildiğini burada yazmıştık. Türkiye'de Ağustos ayında devreye girecek internet sansürüne karşı siber bir tehdit geldi bile.
Şimdi bazıları bunları küçümseyecektir ve "bilgisayarlar dünyasında olan hikayeden sanal olaylar" deyip gülümseyecektir. Ben size bilgisayarlar dünyasında olan "hikayeden" sanal olaylara başka örnekler vereyim: Tüm borsalar. Devletlerin bütçeleri. Bankalar. Tüm modern savunma sistemleri. Hepsi aynı sanal alandalar, oradan yönetiliyorlar. ABD'nin savunma sistemleri için geliştirdiği özel bağımsız internet ağına bile sızılabildiğini de buraya not düşelim.
Ne zaman bir tıkla oy kullanılır, bilinmez. Ama sadece tıklamalarla yetinmeyen, genel eğilimlerin süreç içinde ortaya çıkacağı durumlar düşünülecek olursa, tıkların manipülasyonu da giderek zorlaşacak gibi görünüyor.
Dijital siyasetin özü özgürlük...
Sınırlamaların kaldırılması önemli tabii. Diğer yandan, internet eleştirmenlerine kulak vermekte de fayda var. İnternet, birbirinin klonu vasat bir seviyenin oluşmasına da katkıda bulunuyor bir taraftan. Dünyada aküt bir kalite yitimi yaşanıyor ve bazıları bundan interneti sorumlu tutuyor.
İnternet bir araç. Etkili de bir şey. Ve farklı olabilmek, yeni olabilmek, kaliteli olabilmek için, maceraların sona erdiği günümüzde, yeni maceralara atılmak gerekiyor.
Tüm dağlara tırmanıldı. Dünyanın bilinmeyen yeri kalmadı, tüm hız sınırları aşıldı ve artık heyecan vermiyor böyle şeyler.
Günümüzde macera yaşamak ne demek?
Bu sistemi çatır çatır yıkıp, yepyeni bir düzen kurmak...
İşte bu, çağın asıl macerasıdır...
94 yaşındaki devrimci Stéphane Hessel'in sesine kulak vermenizi öneririm...
Kızın, öfkelenin...
Ve şiddet kullanmayan devrimci direnişe katılın...

(Bei Dao şiirinin Çincesini yazıp gönderen dosta teşekkürlerimle! Xiéxie!)