20'inci Yüzyılın bütün mücadeleci birikimine sahip doksandört yaşındaki devrimci Stéphane Hessel'in "21'nci Yüzyıl Manifestosu" sayılan "Kızın, öfkelenin" adlı kitapçığının büyük bölümünü bu blogda yayımladık. Kitap Türkiye'de de yayımlanmak üzere.
Stéphane Hessel'in global isyan çağrısı, büyük yankı uyandırdı.
Büyük sevincin ve ilginin nedeni, doğru zamanda söylenmiş olmasıdır.
Alman asıllı olmasına rağmen Fransa'daki Alman işgaline karşı kararlı bir mücadele veren, yakalanıp işkence edilen ve sonra Birleşmiş Milletler'in (UNO) "İnsan Hakları Evrensel beyannamesi"ni yazan biri. Onun sözleri kuşkusuz çok önemli ve çok değerlidir.
20'inci yüzyıl, bir kan banyosuydu. İki dünya savaşı yaşandı, soykırımlar yapıldı ve hatta "Bushlar" denen zebaniler döneminde -başta Irak olmak üzere- kan banyosu tekrarlandı.
Ve 20'inci yüzyılda silahlı mücadele esastı.
Çevreyi ve insanı bozarak, dünyayı yaşanır bir yer olmaktan çıkarmakta olan sisteme karşı mücadelenin temel özelliği nedir?
İşte bu, Stéphane Hessel'den öğrenilecek en önemli konuların başında geliyor.
Hessel, sisteme karşı 'Barışçı' bir ayaklanma öneriyor. Barışçı, çünkü silahlı direnişleri analiz ediyor ve şiddetin -sonuç alan- çıkar yol olmadığını görüyor.
Ve Sartre'nın şu görüşüne katılıyor:
"Şiddet, hangi şekilde olursa olsun, bir başarısızlığın/iflasın ilanıdır, bunu kabul ediyorum. Ama kaçınılmaz bir iflas, çünkü bir şiddet dünyasında yaşıyoruz; ve eğer şiddete karşı şiddete başvurmak onu sonsuzlaştırıyorsa, sonlandırmak da tek çare oluyor."
Yani, şiddetin hiç bir türüne başvurmayarak, şiddetin şiddet üretmesini peşinen önlemek...
Bu söz, herkesin iyice düşünmesi ve benimsemesi gereken kriteri de gösteriyor:
Şiddet karşıtı barışçılık esastır.
(Ama bu, pasiflik demek değildir elbette. Tam tersine, yeni, hızlı bir aktivizm demektir.)
Yeni bir -şiddet karşıtı- aktivizm formatı, şiddeti yenmektedir ve yenecektir.
Bu formatı Tunus, Mısır ve Suriye'de de gördük.
Hessel'in dikkat çektiği en ilginç şeylerden biri de, şiddetin umut içermediği gerçeğidir.
Hessel'e göre, "Baskı görenlerle baskı uygulayanlar müzakerelere başladıklarında, terörist şiddete gerek kalmayacaktır."
Konuşmak, ikna etmek ve barışçıllık, bu açıdan da önemlidir.
Burada evrimci, ama aktif bir mücadeleden sözediyoruz.
Kırıp dökmeden...
İşte bu, -burada değindiğimiz ve değineceğimiz- kadınsı değerlerdendir.
Hessel, gençliğe iyi tüketici olmak dışında başka bir perspektif sunmayan kitle iletişim araçlarına karşı isyanı da öneriyor!
(Tam da Türkiye'nin suskun ama "güzel" New York'lu gastecilerine göre bir öneri!..)
21'inci yüzyılın isyan ve devrimci evrim sezonu açıldı!