Macaristan'da yayımlanan Sol Heti Vilaggazdasag gazetesine konuşan sosyal bilimci Immanuel Wallerstein, Amerika'da çok etkili olan Occupy Wall Street hareketinin daha şimdiden büyük bir başarı kazandığını ve 1968 Hareketi'nden beri ABD'de yaşanan en önemli olay olduğunu söylüyor. Hoşuma giden de şu sözü oldu: "Hareketin daha önce veya üç yıl sonra değil de, neden şimdi başladığını, belki asla öğrenemeyeceğiz." (Bakın bu sözüne aynen katılıyorum!..) Dünyada fakirlik hızla artarken, toplumun sadece yüzde birinin, yani Wall Street'in inanılmaz ölçülerde zenginleşmesi, bu korkunç eşitsizlik, dünyanın her yerinde tepki görüyor. Gazete, Occupy Wall Street Hareketinin, daha şimdiden 68 Hareketi gibi büyük bir dalga yarattığını ve bir süre sonra durulsa bile, etkisinin uzunca süre devam ettireceğini, bunun 1968 gibi bir devrimci dalga olduğunu yazıyor. (24.10.11)
İspanya'nın Solcu El Pais gazetesi de, sistem karşıtı global ölçekli gösterilerin hiç bir zaman böyle eşzamanlı yapılmamış olduğuna, bunun bir ilk olduğuna dikkat çekti. (16.10.11)
Gazetenin dikkatli bakışı gerçekten hoş. Bu hareketlerin özelliği, dünyanın çok farklı yerlerinde "eş zamanlı olarak" yapılmalarıdır, bu yüzden etkisi büyüktür ve bu şekliyle ilktir. Bu özelliğiyle, şimdiye dek yapılan globalleşme karşıtı eylemlerden de farklıdır.
Fin ekonomi gazetesi Kauppalehti, öfkeli Amerikalılarla Arap Baharı'nın ilişkilendirilmesini "yanlış" buluyor, ama Amerika'daki hareketin küçümsenmesine de karşı çıkmış (10.10.11). "Ekönomi" gazeteleri içinde beni en büyük hayal kırıklığına uğratan, gazetecilerinden bazıların gerçekten tanıyıp sevdiğim, İsviçre'nin Neue Zürcher Zeitung'u oldu. "Dünyanın merkez firmaları" arasından bazı bankaların merkezinin bulunduğu Zürich'te yayımlanan gazete, Amerika'da gösteri yapanların sistemden en fazla yararlananlar olduğunu ileri sürüyor! Tipik bir Sağ mantık(sızlık) örneği. Ama fena halde korktuklarını hemen hissediyorsunuz. "Amerikalılar, party'nin sona ermesini sağlıyorlar" demişler. Doğru olabilir! (17.10.11)
Sol Fransız gazetesi Le Monde, daha yaz başında, İspanya ve Yunanistan'daki hareketlerin de aynı Arap Baharı'nda olduğu gibi, belli bir önderliği olmayan kendiliğinden/spontane hareketler olduğuna dikkat çekmiş ve tabii bunları, Stephané Hessel'in ünlü manifestosundan esinlenerek "Öfkeliler" diye adlandırmıştı. (24.6.11) Öfke dünyayı tuttu.