2008 sonu-2024 başı arasındaki önamli döneminin üçüncü yılında yaşıyoruz. İvme kazanan gelişmelerden biri de, sosyo-kültürel ve iktisadi alanda kadınların çok daha fazla ve daha önemli roller oynadıklarının iyiden iyiye görünür halege gelmesidir. Bu durumun boyutlarını anlamak zorundayız...
(Bir sürecin yoğunlaşarak geldiği noktadan bahsedeceğiz.)
Bu ilk cümlelerin ardından, Türkiye'de seçimlere giden partilerin daha çok kadın aday gösterdikleri veya göstereceklerini anlatan cümleler kurmakla yetineceğimizi sananlar aldanır! Burada çok daha derin ve görünmeyen bazı konulara dikkat çekmek istiyoruz. Adaylık, politikada görünür olmak, sesi daha çok çıkmak falan gibi konular, "erkeksi/eril" (masculine) bakış tarzıyla izah edilen konulardır -elbette onlar da vardır, önemlidir- ama kadınların toplumdaki sosyal, kültürel, ekonomik etkilerini artırmaları ve "kadınsı/dişi" (feminin) değerleri hakim kılmaları, erkeksi/eril gözlükle pek görünmüyor...
Şimdi o gözlüğü çıkarıp, daha "tarafsız" bir gözlük takalım (ve ataerkil saçmalıklara bir süreliğine ara verelim). Türkiye'de de herkesin dikkatini çekmiş olmalı: Bütün okullarda en başarılı öğrenciler ve yüksek öğrenim konusunda en başarılı olanların çoğu kadın. Kadınlar bu konuda erkekleri geçmişlerdir ve bunun bir sonucu olacaktır. Bugün geldiğimiz noktada -sadece Türkiye'de değil- başta Amerika olmak üzere, iyi eğitimli her erkeğin yanında en az onun kadar iyi eğitilmiş iki kadın durmaktadır. Türkiye'de bu tür dengeler yeni yeni bozuluyor (bir taraftan da kızların okula gönderilmesi için kampanyalar yürütülüyor tabii) ama her pozisyonda kadınlar ağırlık kazandıkça, birçok şey de daha kadınca/feminin olacaktır -ve erkekler bunun ne demek olduğunu öğrenseler iyi olur...
Bu küçük bir giriş notu olsun...
Asıl notlardan biri mesela şöyle olabilir:
Bugün herkesin çok normal saydığı banyo kültürü, modern mutfak kültürü, tuvalet kültürü, kısacası modern ev hayatı ve hijyenik standartların tüm dünyaya yayılıp kabul edilmesi, tamamen kadınların eseridir. Mesela mutfak... Evin bu bölümüne Türkler, daha doksan yıl öncesine kadar sadece "Ocak" diyorlardı. Evin bu kısmının tüm teori ve pratiğiyle 'Mutfak' olması, kadınlar sayesindedir. Bugünkü anlamını düşünmek şart. Mutfak aletleri ve ilk kuzineler, modern İngiltere'de 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıktılar ve tamamen kadınların dayatmasıyladır. Buradan -şimdi çok moda olan- yemek kültürüne gelelim. Günümüz Avrupa ve Amerikasında mutfak, evin ve ev hayatının neredeyse merkezi gibi birşey olmuştur, hayat kalitesinin önemli bir göstergesi/ifadesi sayılır ve evin diğer oturma birimleriyle birleştirilmiştir (açık mutfak).
Kadınlar, cinsiyetleriyle de ilgili bir durum olarak temizlik fanatiğidirler (-ki iyi ki öyledirler, erkekler de onlardan öğrenmiştir) ve bugün evlerden, otellerden tutun da sokaklara kadar standart bir temizlik/hijyen kültürünün tutması kadınların başarısıdır. Bunları modernizmin otomatik sonucu sananlar aldanır. Kadınlar, son yüz yıldır kendi değerlerini adım adım derinden kabul ettirmişlerdir. Peki günümüzde bundan daha fazlası ve belirleyici olan yenilikler nelerdir?
Toplum haala erkekegemendir (ve ileride de aslen öyle olmayı sürdürecek gibi görünüyor). Ama kadın etkisi artıyor ve bazı nitel değişikliklere doğru evtiliyor. Kadınların gücü, erkeksi/devrimci bir etki değil, derinden giden evrimci bir etkidir ve bu dönemde bazı alanlarda üstünlük kazanmaya başlayacak gibi görünüyor. Gelecekte, çok daha kadınsı bir dünyada yaşanacağını herkes anlamak zorunda...
Çağın en önemli konusuna, ekonomiye kısaca çöyle bir bakalım:
Kadınların ekonomiye katılımı hızlı bir artış gösteriyor, hatta devrimci bir seyir izliyor. Kadınların erkekler gibi çalışmaya başlamasının tarihi çok yenidir. Sistemin büyük krizi sath-ı mahalline girdiğimiz 2008 yılından beri kadınlar iş yerlerini koruyup artırırken, erkekler işten çıkarıldı. Amerika'da ilk kez geçen yıl, 20'li ve 30'lu yaşlardaki kadın çalışanların maddi kazançları erkekleri geçti. Bu bir ilktir ve gerisi gelecektir. "Cık, kadınlar yapamaz" denen tüm erkek mesleklerinde, kadınların boy gösterdiklerini buraya yazalım. (Ben süper bir kadın taksi şöförü tanıyorum mesela -İstanbul'un tozunu atıyor!) Kadın generaller, kadın pilotlar ve diğerleri...
(Teknoloji, kas gücünü önemsizleştirmektedir.)
Kadınlar sadece çalışma/iş üzerinden değil, doğrudan kapital üzerinden de ekonominin çok önemli karar vericileri haline geldiler. Türkiye'de Güler Sabancı ve Ümit Boyner'i sayıp bu işin içinden çıkmıyoruz elbette... Kadınlar erkeklerden daha uzun yaşıyorlar ve ileri yaşlarında mirasla devraldıkları büyük bir kapital ve gayrımenkul portföyüne sahip oluyorlar. Ayrıca erkeklerin kararlarını etkilemek konusunda eskisinden daha başarılılar. Bunlara ek olarak iş hayatındaki ağırlıkları artıyor. Sadece kuru istatistiklerden ibaret olmayan, onlardan çok daha büyük, pek göze batmayan (yani erkek gözüne batmayan!) tayin edici bir güçleri var. Onların güçlendiğini, ekonomideki/piyasadaki ve hayat tarzındaki bazı yeni temel değişikliklerden de anlıyoruz. Mesela diet ürünler fikrinden tutun da biyolojik ürünler fikrine kadar, şekersiz çay içmek alışkanlıklarından sabah duş almak şartına kadar birçok yeni şey kadınların etkisiyle olmaktadır. Kadınların kavga sevmeyen küfür karşıtı genel tavırlarından tutun da kadın düşmanlığına karşı yükselen tepkiye kadar, bundan sonra birçok alanda kadınlar (ve kadınların öncelikli değerleri) çok daha etkili olacaktır ve ekonomi/politika, kadınsı değerlere çok daha büyük bir alan açmak zorunda kalacaktır.
(Kadınsı değerlerin daha ayrıntılı konuşulacağı bir yazı, daha sonra burada yer alabilir.)
Ekonomi, doğrudan ve dolaylı olarak kadınlara (ve yaşlılara) eskisinden daha fazla yönelmek zorunda kalacaktır. 1997 yılından günümüze Amerikan kozmetik endüstrisi yüzde 162 büyümüş. Avrupa ve Japonya'da durum farklı değil. Yeme-içme ve mutfakla ilgili şeylerden tutun da, giyim-kuşam, kopzmetik, tenizlik ürünlerine ve ev eşyalarına kadar herşey, kadınların zevki esas alınarak üretilmektedir. Türkiye gibi ülkelerde kadınların harcamalarındaki artış daha da fazla. (Sadece Amerikalıların bu yılki kozmetik harcaması 12 milyar Dolardır)
Kadınların erkeklerden daha iyi yapabildikleri şeyler vardır. Bunlardan biri de mesela, aynı anda birçok işle hakkıyla ilgilenebilmektir. Temizlik, kokular, dış görünüm, ruh halleri falan konusunda kadınlar altıncı hislerini devreye sokabilecek kadar incedirler. Günümüz şehir hayatında önemli ayrıntılardır. Kadınlar mesela, kontrol ihtiyacı duyarlar (Ama bunun sadece ihtimaline ihtiyaç duyarlar -mutlaka kontrol ederler demek değildir bu). Erkeklerden bu konudaki farkları, çoklu kontrol ve derinden/ince müdahalecilikleridir. Erkekler devrimci, büyük değişikliklerle ilgilenirler ve ayrıntıya pek takılmazlar. Kadınlar ise ayrıntıya bakarlar. Hatta bazen ayrıntıyı daha çok önemserler.
Erkekler başka tarafa bakarken kadınlar büyük bir -yumuşak- bir güç geliştirdiler ve bu güç artık bir yeni sıçrama noktasına varmıştır. Bundan sonra daha tayin edici olacaktır ve herkes kadınları daha çok hesaba katmak zorunda kalacaktır. Mesela artık kadını uluorta ezmek, cahil bırakmaya kalkmak, hayatını kısıtlamak, siyasi tartışmalarda kadına kabalık etmek ve onu aşağılamak, "dört karı almak" türünden Ortadoğu'nun peygamberler öncesi ataerkil muhafazakarlığına kadınları yamamaya kalkmak, eskisinden çok daha ters tepecektir. Ve kadınların derin tepkisi çok daha fazla acıtacaktır. Türkiye'de kadınlar, güçlerinin yeni yeni farkına varıyorlar. Kadın gibi kadın olmak bilinci hızla güçleniyor. Biz erkekler, onları bu konuda desteklemeli ve cesaretlendirmeliyiz...
(Burada bazılarının korkup, "Niyekine?!" diye sorduğunu duyar gibi oluyorum!..)
Erkeklerin korkmasına gerek yoktur, çünkü kadın gibi kadınlar, adam gibi erkekler isteyecektir yanında ve karşısında. (Kısacası, dört karı almayı "tahayyül eden", ama özgür bir tek kadına bile dayanamayıp dekoltelere "gelen" zayıf errr'kek'ler korkabilirler. Onlara korku serbest!..)
Kadınların nereden nereye geldiğini anlamak için Sibel Üresin'e (onun cüretine) bakmak bile yeterli olabilir! Daha doksan yıl öncesine kadar Halide Edip ve bir-iki hemcinsi dışında hiç bir kadın tek başına ortaya çıkıp millete laf yetiştiremiyordu -izin vermiyorları- bu ülkede... Şimdi Ümit Boyner gibi, Bejan Matur gibi, Ece Temelkuran gibi, Nihal Bengisu Karaca gibi, Sumru Yavrucuk gibi, Nuray Mert gibi sahici kadınlar çok. Ve onlar heryerdeler...
Kadınların seçimlerde gözle görünür bir şekilde siyasette de ortaya çıkmaları çok sağlam bir zemine dayanıyor. Kadınların yükselişi sürecektir... Kadınları çok kolay aşağılayabilen "muhafazakar" politikacılar, önümüzdeki dönemde kadınların özgün gücü altında ezilebilirler ve ezildiklerinin farkına bile varamayabilirler!
(Bazen yaralar sonradan acır ya hani?!..)