Kaddafi'ye karşı savaşı, Kaddafi'nin hesaplarından finanse edip kazanmak veya savaşı kaybetmek ihtimali üzerine



Perşembe günü Roma'da yapılan bir toplantıda, yirmiden fazla ülkenin dışişleri bakanı, Kaddafi'nin yurt dışı hesaplarındaki milyarlarca Dolarının, Kaddafi muhaliflerinin kullanımına açılmasına karar verdi (dpa). Kaddafi'nin sadece Almanya'da 6.1 milyar Doları var. ABD geçen hafta, Libyalı muhaliflere 25 milyar Dolarlık lojistik destek sağlayabileceğini açıklamıştı. Bunun için ilk prensip kararı, Katar'da 13 Nisan'da yapılan bir toplantıda alınmıştı. İtalyan Dışişleri Bakanı Franco Frattini, 5 Mayıs günü yapılan toplantıda, Libya'ya asker göndermemek gerektiğinin altını çizerek, bu konuda devletler arasındaki anlaşmazlığın sona erdirilmesi gerektiğini söyledi. Bilindiği gibi Kaddafi, Avrupa ülkeleri arasındaki fikir ayrılıklarını kullanarak hem zaman kazanıyor, hem de onların etkinliğini zayıflatmaya çalışıyor.
Dünya basınında asıl eğilim, Roma'da alınan kararı desteklemek yönünde. Avusturya'nın Sol eğilimli gazetesi Der Standart, perşembe günkü toplantının bazı zayıf yanlarına işaret ediyor: "Avrupalıların Kaddafi'ye karşı yürüttükleri 'Odyssey Down' askeri operasyonun uzun süreceği anlaşılıyor. Fransızların başlattığı askeri harekatın ortaya koyduğu durum, Amerikalılar işe kuvvetle müdahale etmeden kesin başarı elde etmek zor görünüyor..." (6.5.2011) 
Bunlar, şimdi bir kenara not edilmesi gereken önemli saptamalar. Der Standart ilk kez cidden, Batı'nın bu savaştan yenik çıkma ihtimalinden de bahsediyor, hem de ABD ile birlikte! Şu anda herşey, Kaddafi'ye direnenlere bağlı. Kaddafi'nin fütursuz/kanlı lejyonerlerinin baskısına Misrata'da ne kadar direnebilecekler? Bu direniş, desteklenmeli.
Artık, ortada bir savaş var var... 
Geçen yıl Kasım ayı gibi başlayacağını düşündüğümüz savaş, bir şekilde çıkmış gibi görünüyor. Ben bu konvensiyonel savaşın, daha sonra başka müdahaleler ve başka yerlerde çıkan başka gelişmelerle (mesela Bin Ladin'in öldürülmesi gibi) giderek karmaşık bir hal alması endişesini taşıyorum ve Avusturyalı dostların endişelerine katılıyorum. Sahiden de Avrupalılar, tıpkı 1990'lardaki Balkan Savaşı'nda olduğu gibi, kendi başlarına bu savaşı da bitirebilecek durumda değiller ve mutlaka ABD'nin müdahalesine muhtaçlar. Peki ya ABD müdahalesi de savaşı bitirmeye yetmezse? İşte bunun devamını düşünmek bile istemiyoruz. Bir kere, Libya'da korkunç bir katliam olur. Kaddafi, yeni bir tip yerel savaş beyi olarak sivrilir. Batı'nın topu birleşip bir Libya'yla başedemiyor olur -ki bu bilgiden kendince sonuçlar çıkaranlar Batı'ya girişirler...
Şimdi burada bazıları bana, "Batı'nın Avukatı mısın?" diye sorabilir. 
Değilim. Ama burada konu Batı değil. 
Burada konu, sistem... 
Sistem çöksün mü yoksa değişip dönüşsün mü? Mesele budur. 
Batı, şu anda sistemin merkezini, hatta işleyen demokratik merkezini temsil ediyor. Ben sistemin çökmesinden değil, bilinçli bir şekilde reformlarla/devrimlerle değiştirilmesinden yanayım. İnsanoğlunun sınavı da burada zaten. Eğer sistem çökerse, altında kalıp sınavı kaybetmiş olacak. Ama silkinip uyanırsa ve kendini/sistemi değiştirmek için irade gösterirse -sadece biraz... 
O zaman birçok şey kendiliğinden yerli yerine oturabilir, değişim umulandan daha kolay ve az sancıyla gerçekleşebilir.
Batı, Libya savaşının uzamış/genişlemiş bir versiyonunu kaybederse, (ki böyle bir durumda kehanetler kaybedebilceğini söylüyor) sonuç, kazananı olmayan bir savaştır -bilmem anlatabiliyor muyum!
Böyle bir savaş çok kolay olduğu için, bence en aptal "çözüm"dür!
(İş o noktaya gelirse, zaten laf tedavülden kalkar, ateş ve kılıç konuşur!)
O yüzden bu savaş bitmeli, Kaddafi defolup gitmelidir, tıpkı neoliberalizmin kaba-saba pratiklerinin de terkedilip, sosyal devletin yeniden kurulması gibi ve mesela çalışma sisteminin değiştirilip kalıcı işsizlik sorununa çok aşamalı çözümler bulunması gibi (önce meşguliyet, sonra absürd işin kademeli olarak ortadan kaldırılması gibi, 'İnsan Hakları'na "aç kalMAma hakkı"nın da eklenmesi gibi vs.). Ve bunlar sadece bir başlangıçtır -acilen ciddiye alınması gereken sorunlardır. Arap Baharı ve Libya savaşının iyi bir sonuca vesile olması için, kuru "demokrasi" laflarından çok daha fazlasına ihtiyaç var.