Doğruluğunu kanıtlamanın pek mümkün olmadığı konularda yazmak, hem kolay hem de zor. Bu da öyle bir konu.
Kaderin varlığına inanmak, birçok dinde şarttır -İslam dininde de inancın şartlarından biridir.
Kader sözcüğü günümüzde, genellikle kötü olaylarla bağlantılı olarak, yaşanan kötü olayları anlatmak için kullanılıyor. Ama Kader'e inanılacaksa, bir de 'İyi Kader' denen birşey olmalıdır. Vardır elbette.
İşte kadın bir gazetecinin önüne, kaderle ilgili böyle bir olay gelmiş. Ona ulaşan trend uzmanı bir adam, kaderin bazı kodlarını çözdüğünü ve bunu insanlara anlatmak istediğini söylemiş. Gazeteci de, her sahici gazeteci gibi önce olaya kuşkucu/sorgulayıcı yaklaşmış. Günümüzde -ve eskiden- böyle şeylerle insanları aldatanlar çok olduğundan, adamı ve iddialarını sınamak istemişler tabii...
(Michael Koroll, Birgit Lechtermann, "Der Schicksals-Code" 2009)
Adam, bazı test kişilerinin hayatının bir kısmında olan olaylara bakarak, daha sonra bu insanların benzeri kalitede olayları (ani başarı, büyük tesadüf vs.) ne zaman yaşadıklatını -veya yaşayacaklarını- doğru tahmin etmiş.
Konunun özü şudur:
Nasıl geceyi gündüz, gündüzü gece izlerse, insan hayatı da inişli-çıkışlı bir yolculuktur. Her başarının ardından başarısızlık, başarısızlığın ardından da başarı gelir. (Lao Dsı'nin "Dao Te Ching" kitabı, insanın kendini, hayatın bu iniş-çıkışlarının etkisinden nasıl bağımsız kılacağını anlatan en iyi teorik malzemelerden biridir)
Hayattaki iniş-çıkışlar, yetişkin herkesin malumudur. Bunlar kişiye özgü kaliteler içerirler.
Buradaki soru şu:
Peki bu iniş çıkışların hangi periyotla yaşandığı, her kişiye özel hesaplanabilir mi?
Kitabın yanıtı: Evet. Hesaplanabilirler -hem de yalnız yılına değil, ayına varıncaya kadar önceden hesaplanabilirler.
Kaderin varlığı konusunda bir tür kanıt sunmaya çalışan kitapta, insanın geçmişte yaşadığı -onun için- önemli olayları önce tasnif edip, yani "iyi olaylar", "kötü olaylar", "mesleğimle ilgili olaylar", "aşk ve ailemle ilgili olaylar", "sağlığımla ilgili olaylar" vs. gibi sınıflandırıp, bunların iniş veya çıkışlarının yıllarını sıralarsa, benzeri olayların belli periyotlarla farklı şekillerde tekrarlandıklarını bulabilirmiş. Kitapta çeşitli tanınmış ve tanınmamış insanların hayatlarından, bu teoriyi desteklenen örnekler veriliyor. Sonuçta bazı insanlar mesela yedi yılda bir işinde yükselmiş, veya onbir yılda bir taşınmış, ev veya ülke değiştirmiş. Bu durumların benzerleri (benzeri kalitelerde) tekrarlanmış.
Kitabın asıl ilginç yanı, insanın kendisi için hesaplayabileceği bu kodların yardımıyla, geleceğe doğru tahminlerde bulunabileceğini iddia etmesi. Adına 'Kod' dediği bu periyodik durumu çeşitli ayrıntılarıyla gazeteci Birgit Lechtermann'a anlatıp onu bir kitap yazmaya ikna eden Michael Koroll, bir astrolog veya kahin falan değil, bir trend ve marka danışmanı. Firmalara, markalarının piyasada nasıl bir satış grafiği çizebileceğini falan tahmin ediyor, moda trendlerinin geleceğiyle ilgili tahminlerde bulunuyor. Kaderle ilgili bu düzenli inişli-çıkışlı grafiği keşfedince, bunu daha da araştırmış ve bazı ünlülerin bilinen biyografilerini de bu bakış açısıyla incelemiş ve onların hayatlarında da "kesin" bazı iniş-çıkışlar keşfetmiş.
İnsanların en çok ilgi gösterdikleri konuların başında, geleceklerini öğrenmek gelir elbette. Ama kader tam anlamıyla asla bilinemez. Tabii sözkonusu kitaptaki gibi bazı konular tahmin edilebilir, ama bunlar kısıtlıdır. Kitapta da böyle deniyor zaten. Buradan, dinlerdeki 'Kadere İnanmak' ilkesinin de nedenlerinden birine gelebiliriz herhalde. Kadere inanmanın bir sonucu da şudur: Gecenin en karanlık anı, Güneşin doğmaya hatırlandığı andır.
Umutsuzluğa yer yok...
Hatta böyle karanlık dönemlerin, yeni bir yol, yeni bir yön tutturmaya vesile olmak gibi iyi bir özelliği vardır. 'Kriz' sözcüğünün kökeni, Eski Helence, 'Krisis' sözüdür ve eski anlamı, 'Tayin edici dönüşüm' demektir...
(Diğer anlamları: 'Yeni bir rota tutturmak', 'Karar vermek')