27 Haziran 1793'te Peder Jacques Roux, Paris'te seçkin bir kalabalığa 'Enragés Manifestosu'nu okudu.
Manifesto, ticaret özgürlüğüne ve özel mülkiyete karşı sosyal/ekonomik bir devrim çağrısında bulunmaktaydı. Keskin sözlerdi...
"Bir sınıfın bir diğer sınıfı açlıktan öldürmesi cezasız kalıyorsa, orada "Özgürlük" (sözü), sadece çok bilmişlerin uçuk bir saçmalığından başka birşey değildir. Eğer zenginler, kendi monopollerinin yardımıyla, birlikte yaşadıkları insanların ölümü-kalımı hakında karar veriyorsa, orada "Eşitlik" bir saçmalıktan başka birşey değildir."
Mısır'da yaşananların ve devrim diye adlandırılan gelişmelerin özünde, sadece yerel değil, genelde sisteme karşı bir isyan duygusu yattığı giderek daha iyi anlaşılacak gibi görünüyor.. Konu sadece Arap ülkeleriyle sınırlı değil.
(Arap ülkeleri, sistemin en kötü işlediği yerlerin başında geliyor.)
Yeni bir sivil toplum anlayışı doğuyor.
Dünyanın kaynaklarını çarçur eden ve gelecek nesilleri düşünmeyen bencil hükümdarlara/iktidarlara ve dünya ekonomi elitine karşı oluşan yeni global sivil toplum, köhne ulus-devletlerin ötesine doğru açılan yeni alternatifler arıyor.
Yeni hareket, internet üzerinden yerelden globale uzanan yeni örgütlenme biçimlerini kullanıyor ve evrensel değerleri esas alıyor.
Yeni denklemde...
İtiraz kültürü ile biat kültürünün çatıştığı görülüyor.
1997-2008 döneminin hakim paradigmalarından biri olan biat kültürüne karşı, 2008-2024 döneminde, yeni itiraz kültürü güç kazanıyor ve 2011 yılının daha başında önemli bir yükseliş kaydettiğini gösteriyor.
Başkalarını ezme "özgürlüğü" ve referandumla/seçimle, kendi "tek alternatif"ini yüzde 95 oyla seçtirip buna da "demokrasi" demek anlayışı hızla çöküyor...
Herşeyi kendine yontan "demokratik" totaliter anlayış, globale uzanan büyük bir itiraz kültürü tarafından sarsılıyor.