İsveç Nobel Komitesi zamanın ruhuna uygun davranıp üç kadına Nobel Barış Ödülü verdi. Karar o kadar doğru, o kadar yerinde ki söyleyecek söz bulmak zor! Türkiye'de iktidar kabalığının, adaletsizliğin ve elli yaş üstü karaktersizlik örneklerinin zirve yaptığı bir zaman diliminde, dünyada bu kadar güzel şeylerin olması inanılmaz -ve Türkiye için de çok umut verici. Kadınlar, yükselen yeni değerlerin sahipleri olarak, erkeklerden çok daha güçlüler. Herkesin bunu iyi anlaması gerek.
Nobel Komitesi herşeyden önce kadınsı değerleri ve kadınların yükselen gücünü ödüllendirmiştir. Burada ödüllendirilen değerlerin ne olduklarına ve nasıl işlediklerine kısaca dikkat çekmek istiyoruz.
Komitenin ödüllendirdiği Liberyalı iki kadın, birer başarı örneği.
1822'de kurulan ve Afrika'nın en eski Cumhuriyeti olan Liberya'da 1989'dan 2003'e kadar süren iç savaşta 250 bin insan öldü. Ödül alan Liberyalı kadınlardan ilki, Afrika'nın ilk ve tek kadın devlet başkanı "Ma Ellen", halk ona bu adı takmış. Ellen Johnson Sirleaf, ülkede "American Liberians" denen imtiyazlı zengin sınıftan. Erkeklerin anladığı anlamda da güçlü bir kadın. Ona "Batı Afrika'nın Thatcher'ı" da diyorlar. Etnik ayrım üzerinden yürüyen iç savaşta, etnik ayrımlar ötesi bir politika izledi. İki lafın başında "Benim Türküm, benim Kürdüm, benim Çerkesim" diyen neoliberal politikacılara karşı Türkiye'de de izlenmesi gereken cinsten bir politika örneğiydi. Kadınların her bakımdan korunması ve sosyal güvencesi için mücadele ederken, bir taraftan da onların siyasi kararlara katılımlarının yükselmesi için çalıştı. Zaten siyasi kararlarda kadınların daha büyük pay sahibi olması demek, daha makul ve daha adil kararların alınması demektir...
("Oğlum sana söylüyorum, damadım sen anla!)
İkinci Liberyalı kadın, tam bir kadınsı mücadele türü uygulayıp çok başarılı oldu. Leymah Roberta Gbowee, altı çocuk annesi. Bu kadını Türkiye'de gazeteler, önderlik ettiği "Sex boykotu" ile tanıttılar! (Tabii çok daha fazlasını yaptı.) "Savaşmakta ısrar eden erkeklerinizle yatmayın" dedi ve erkekler çabucak pes etti! Liberya'da çocuk askerler vardı, "Onları ancak biz, yani onların anneleri durdurabiliriz" dedi ve durdurdu. Çocuklar onların sözünü dinlediler -insan yan savaşı kazandı. Gbowee, "Women Peace and Security Network Afrika" adlı örgütünün üyelerini, "Beyaz örtülü kadınlar ordusu" diye adlandırıyor. Nasıl mı savaşıyorlar?
Beyaz örtülerini takıp toplu halde dua ediyorlar...
Sonunda erkeklerin katılaşmış yüreklerine dokunmayı ve onları durdurmayı başardılar.
Ödül alan üçüncü kadın bir Yemenli...
Arap Baharı'nın kahraman kadınlarından. O da kadın hakları için mücadele ediyor. Tevekkül Kerman, Ortadoğu tipi İslamî/islamcı toplumların kadınları otomatikman baskı altında tutan maçoegemen yapısına karşı sağlam bir başkaldırının sembolü haline geldi. Arap Baharı'nın özelliği, tüm yeni direnişler gibi önderliksiz ve anonimdi. Ama o dikkat çekti. Çünkü Yemen'in "tek adam"ı despot Abdullah Salih'e karşı yapılan gösteriye katılan sadece iki kadından biriydi. Onu gören kadınlar da, "Müslüman kadın evde oturur!" devrinin sona erdiğini anlayıp gösterilere katıldılar. Bu, tam bir devrimdi kadınlar için. Bukadarla kalmadı, Tevekkül Kerman, Yemen despotuna karşı yükselen muhalefetin sözcüsü oldu...
Bu üç güzel kadına iyi bakın, onlar ve onlar gibiler geleceği temsil ediyorlar...
Despotları onlar dürüyorlar -hem de düzgün, tertemiz, uçları üstüste gelecek şekilde!