Sadece iki hafta içinde öyle şeyler oldu ki, politikacıların neden paniğe kapıldığını anlamak kolay. Ama ne oldu?!.. İşte bunu gazeteler henüz yazmıyor, mecburen biz yazacağız.
AKP'nin Kızılcahamam "kampı"nın ikinci gününde Başbakan Erdoğan, başka ülkede olsa kıyamet koparacak türden klasik "sert" konuşmalarından birini daha yaptı. Türk vatandaşına "Sen" diye hitab ederek, emir kipi kullanarak, pahalı arabaya binmemesini, sigara içmemesini falan "önerdi". Bu arada arabaların markalarını da verdi, örneklerinin hepsi Alman arabalarıydı.
(Danke schön!)
"Teğet" edebiyatına alıştırılmış Türk milletine veremi (Yunanistan'ı) göstererek sıtmaya (zamlara) razı etme dili şimdiden böyleyse, İktidara karşı önümüzdeki dönemde alenen bir iç savaş bile başlayabileceğini ben buraya şimdiden yazayım!
Ne mi oldu?
Elbette doğrudan Türkiye'de olan büyük birşey yok. Ama Türkiye'nin üzerinde durduğu sanal para piyasası göçmek üzere. Türkiye için sadece Kemal Derviş'in "Cari açık" ve yapılan zamların pek fayda sağlamayacağı uyarılarından bahsedebiliriz. İlginç gelişmeler oluyor, önemli sinyaller var ve olayları birlikte değerlendirmediğiniz taktirde bunların anlamı gözden kaçabiliyor.
Geçenlerde kredi değerlendirme kuruluşları ABD'nin kredibilite notunu İkinci Dünya Savaşı'ndan beri ilk kez düşurmüştü. Şimdi kredi notu veren kuruluşlardan Standard & Poor's, Fitch ve Moody's sadece iki hafta içinde bir-iki-beş-on değil çok sayıda ülke ve kurumun kredi notunu düşürdü. İşte size listesi:
İspanya AA-, İtalya A+'ya indi. Slovenya ve Yunanistan'ın notu yeniden indirildi. Belçika'nın kredi notu her an düşürülebilir. Eylül ayı ortasında Fransa'nın büyük bankaları Crédit Agricole ve Société Générale'in kredi notu, ayrıca oniki İngiliz bankasının kredi notu düşürüldü. Dokuz Portekiz bankasının kredibilitesi düştü -ki aralarında en düyük devlet bankası ve en büyük özel banka BCP de var.
Geçen gün '95 Avrupalı' ortak bir açıklama yaparak, "Euro'nun küresel finans sistemine zarar vermesine ve sistemi çökertmesine izin verilmemeli" dedi. Aralarında Kemal Derviş ve Soros gibi "ünlülerin" olduğu grup, Avrupa ülkelerini birlikte/ortak hareket etmeye ve ortak bütçe yapıp bir elden kontrol etmeye çağırıyor. Burada dikkat çekici olan, ilk kez "çöküş" sözünün kullanılmış olması. Yani durum çok ciddi...
Olaylar alenen, bir çöküşe işaret ediyor olabilir.
Hükümetin hareketlenmesi de bu yüzden. Bu kez teğet/meğet değil (o zamanlar da teğet geçmemişti zaten, OECD rakamlarına bakınca hemen görürsünüz) delip parçalayarak geçebilir...
(Şimdi iktidar için en akıllıca yol, Kızılcakıyametten önce Kızılcahamama girip iyice terlemek ve düşünmek olmalı!)