Hace Nasreddin mizahının bir mücadele içinde ortaya çıktığının kanıtı, gene bizzat, 'komik olan'ın teorisidir. Bu konuda yılbaşında hediye olarak aldığım kitap ve makalelerde kısa bir gezinti, Hace Nasreddin'in mizahının ve asıl sahici mizahın, muhalif olmakla ve güçlüye meydan okumakla yakından ilgili olduğu anlayışını da güçlendiriyor. Hoca'nın, ince mizahının başarıyla kurulduğu dönemde, Mevlana Celaleddin Rumi'nin de Hoca'ya karşı bir mizah kurmayı denediği görülüyor. Aşağılayarak Hoca'yı komik durumlara düşürmeye çalışıyor. İşin ilginç yanı, Mevlana'nın eserlerinde Hoca'yla alay eden böyle bölümleri, Mevlana'nın eserlerinden -sonradan- çıkartılmıştır. Nedeni çok açıktır: Çünkü komik değildir, komik olamamaktadır. Komik olmanın belli kuralları vardır ve Mevlana komikliğin kurallarına uyamaz, çünkü zalim Moğolların uşağıdır. Anadolu'ya zorla İran kültürünü dayatan zalim Moğol iktidarının savunuculuğunu yaparak komik olunamaz.
(Mesela karikatürist Salih Memecan da bu nedenle komik olamamaktadır!)
'Komik' denen şeyin ne olduğunu tartışan eski makaleler ve kitapları karıştırırken, bunlardan birini size alıntılamak istiyorum.
Friedrich Georg Jünger'in (1898-1977) bir kitabından, komikliğin teorisi hakkında:
"Komik olan şey, bir aykırılıktan çıkar. O aykırılık olmadan, komik hiçbir şey düşünülemez. Ve sadece onun bilincine varınca, komik olanı algılayabiliriz. Ama çatışmalı/çelişkili olmayan durumlardan asla komiklik çıkmaz. Güzel olanın hiç tartışmasız hakim olduğu alanda komiğe yer yoktur. Ancak çatışmanın çıktığı, tarafların oluştuğu, insanın kendi kendiyle çelişkiye düştüğü, başkalarıyla veya çevresiyle çelişkiye düştüğü yerde, komik olana rastlama umuduna sahip olabiliriz. (...)
Çatışma/çelişme sonucu, bu eyleme dahil olanların komik olmaları, bir bütün olarak komik olmadıkları söylenebilir. Komiklik, bir kurala ilişkin olarak, ona karşı olarak oluşur. (...)
Buradaki komiklik, burada (bu çatışmada), güya zayıf olanın, güya güçlü olan karşısında, güçlüye karşı mücadele edebilecek fikre sahip olup o mücadeleye girmesinde yatmaktadır. (...)
Yani Komik (anlamda) çatışma/mücadele, bir bütün olarak kavranmalıdır. Onun temelinde yatan şemanın tüm şartlarını yerine getirmelidir. Ama çatışmanın, güçsüz olan tarafından çıkarılması/başlatılması yeterli değildir; çelişkinin sona erdirilmesi için, üstün olanın da buna karşılık vermesi (bu oyuna iştiraki) gerekir. Replik diye adlandırmak istediğimiz bu karşılık/iştirak; çiğnenen kurallara, yasalara (...) sahip çıkmaktır. Bu repliğin ifade tarzı muhteliftir. En başta, bu ölçüsüz provokasyonun algılanmasıyla ilgilidir; onun ötesinde gülünç, ironik, paradoks ve mizahi olabilir ve öyle bir güce ve inceliğe ulaşabilir ki, çatışmayı eğlenceli bir hale getirebilir. Ama dokunulmaması gereken bir şartla: o provokasyona layık olması koşuluyla. Eğer bu yoksa, bütün komik etki çabucak erir. Bir durumun önce komik görünüp, repliğin uygunsuzluğu anlaşılınca komik etkinin hemen kaybolması ve kahkahaların kesilmesiyle görülen olaydır."
(Friedrich Georg Jünger, "Über das Komische" Frankfurt a.M. 1936)