Kolbrin Yazıtları ile ilgili notlarımıza devam ediyoruz...
Bu kez bir düşünce/varsayım oyunu oynuyoruz...
2012 sonrasına hazırlanmak için bir savaşçı mantalitesinin çok önemli olduğunu söylemiştik. Savaşçı mantalitesi, burada ayrıca üzerinde duracağımız bir konu ve önemi şuradan geliyor:
Geleceğin yeniden inşası için iki kesimden sözedilecekse -yani seçilmişler ve, yaşamaya karar vermiş savaşçı seçilmişler olanlar... Bunların arasından bu ikinci katagori, 'asıl hayatta kalacak olanlar' sayılabilir.
Savaşçılar, hayata tutunmak ve hayatı devam ettirmek için, yeni bir dünya kurmak için, ölümü hiçe sayanlar olabilir. Burada absürd gibi görünen durum, hayata ölümün ötesinden tutunmak anlayışıdır ve Savaşçı olanlar, aynı zamanda asıl seçilmişler sınıfını oluşturabilirler -hükümetlerin seçtiği seçilmişleri değil.
(Bunlar, sadece tahmin ve olasılıklar üzerinden bir tür "düşünce oyunu" çerçecesinde değerlendirilmelidir)
Kutsal kitaplardaki uyarıları destekleyen -çok ayrıntılı- Kolbrin Yazıtlarının uyarıları ciddiye alınırsa, bu uyarılara nasıl yanıt verilebilir?
(Konuyu rasyonel haliyle, galiba böyle ifade edebiliriz!..)
Hz. Musa'nın mucizeleriyle Mısır ordusunu helak etmesi sırasında meydana gelen felaketler, sadece Eski Ahit'te anlatılanlardan ibaret olmasa gerek. O sırada olanları anlatan Kolbrin Yazıtlarına göre, çok daha kapsamlı bir felaket söz konusudur. Çok tanrılı devrin sonu anlamına da gelen bu büyük felaket hakkında insanları uyaran Kolbrin Yazıtları, M.Ö. 1500'lü yıllarda Yahudi'lerin Mısır'dan çıkışından sonra Mısırlı alimler tarafından Firavunun emriyle yazılmıştır. (Bkz. Bu blogdaki Kolbrin yazıları)
Kolbrin Yazıtlarının anlattığı, kutsal kitaplardaki Kıyamet tasvirlerine benziyor. Fakat o olaydan sonra Mısır yok olmayıp hızlı bir düşüş yaşadı, Büyük İskender'in ve sonra Roma'nın kontrolüne girdi. Ama unutmamak gerekir ki, bir devasa felakete karşı Mısırlıların sosyo-ekonomik yapısı, günümüzün elektrik/petrol bazlı modern kapitalist yoplum yapısından çok daha sağlam ve dayanıklıdır. Felaketi atlatmıştır. Mısır sosyo-ekonomisi ile modern toplumların sosyo-ekonomisini, bu açıdan karşılaştırmak, ayrı bir yazı konusu.
Olağanüstü bir felaket olursa modern toplum Cehenneme döner. Ve o Cehennemden çıkışın yolları, şimdiden döşenmek zorundadır, hem de modern/rasyonel "maddi" önlemlerle birlikte -ama onların ötesine geçerek, "manevi" önlemlerle. Ama bu manevi önlemler, somut olmalıdır.
(-Tabii bunu da konuşmak gerekir! "Somut manevi önlem" nasıl olabilir diye!)
Zira, korunmak için çok sağlam kaleler, derin sığınaklar, dayanıklı gemiler yapabilirsiniz. Ama bunları yanlış yere yapıp yanlış zamanda, iyi/güzel/kutsal diye özetlediğimiz kontekse uygun yapmazsanız, kumun üzerine gökdelen yapmış gibi olursunuz. Yani gökdeleniniz sağlam da olsa kumda kayar!
Kolbrin yazıtlarında anlatıldığı tipte bir felakette, rasyonel akla dayanarak kurtuluşun garantisi yoktur. Matematikten anlayan herkes bunu hesaplayabilir. Ama "tesadüfler", herşeyi değiştirebilir...
Kulağa saçma da gelse, tesadüfleri önceden "anlayanlar ve sezinleyenler", insanları Cehennem'den geçirip düze çıkarabilirler. Sözünü ettiğimiz büyük felaket ihtimali konusunda böyle "düşünce oyunları" yaparken "aslolan, Sezinleyebilen bir Savaşçı olmaktır" diyebiliriz herhalde.
Kolbrin Yazıtlarında, bu konuda şunlar yazıyor:
"Sonra, insanlar kalplerinde huzursuzluk hissedecekler. Tarif edemedikleri birşeyi arayacaklar, belirsizlik ve kuşku onlara eziyet edecek. Büyük zenginliklere sahip olmuş olacaklar ama, ruhları vasatlığın eziyetini çekecek. Sonra gök titreyecek ve yer sarsılacak. İnsanların korkudan dizlerinin bağı çözülecek. Korku içinde yaşarlarken, batışın tellalları görünecek. Mezar hırsızları gibi sessizce gelecekler. İnsanlar onları tanıyamayacak. İnsanlar kanacak. Çölleşmenin/yıkımın zamanı yakın."
(Kolbrin manüskrileri 3.9)
"İnsanlara bilgelik getiren "Büyük Kitab"ları (Kolbrin Yazıtları) olacak. Bir avuç insan bir araya gelecek ve hazırlanacak. İmtihan zamanı.
Korkusuzlar hayatta kalacak; yılmayanlar yıkıma uğramayacak."
(Kolbrin manüskrileri 3.10)