Türkiye'de medya, onyıllar boyunca "Laiklik" ve "Türban" yazdı. Sonra uzunca bir zaman "Kürt sorunu" yazıldı, konuşan kafalar "tartıştı." Burada pasif olan taraf hep, kamuoyu tarafıydı. Ne okumak istediği sorulmadı. Kısacası, neoliberal dönemde, tek parti iktidarlarının hükmettiği, muhalefetin yok hükmünde olduğu (çünkü iktidarlar global sermaye ile organik ilişki içindedir ve oradan paraya/ihalelere bağlıdır. Zavallı muhalefetler, bu işlerin tamamen dışında kaldıklarından, zayıf olmaya mahkumdurlar) ve kamuoyunun "tüketici" sayılıp yönlendirildiği bir köktenci pazar düzeni sürdürülmektedir. Bugünkü anlamda, akıl/izan ötesi bir "yandaş basın" yaratmanın ana fikri de buradadır. Sosyal devletin bittiği, sendikaların ve NGO'ların etkisizleştiği ortamda "medya tüketicisi" hem hoş tutulmalı, hem de yönlendirilmelidir. Bu hem piyasa hem de siyaset için elzemdir. Kamuoyunun, medyada konuşulan konuları belirleme kabiliyeti oldukça kısıtlı. Kamunun medya üzerindeki kontrolü, esasen reytingle ilgili. Bilinen kadarıyla Türk kamuoyu, daha çok muhalif basını okumakta ve muhalif medyaya güvenmektedir -ki en normal şeydir, çünkü basının görevi zaten muhalefet etmek ve kamuyu bilgilendirmektir. Yandaş basının görevi haysiyet cellatlığı, medyatik linç ve dezenformasyon yapmak. Yönlendirici görevinin yanı sıra, caydırıcı bir yanı da var. (WikiLeks belgelerinden sonra, bu görevleri sekteye uğrayacak ve giderek lüzumsuzlaşacak)
Yandaş basın, basın değil aslında. Basın'ın neoliberal dönem uyarlanmış bozuk, bir tür bülten haline gelmiş operatif bir organı. Çindeki Parti gazetesi Renmin Ribao'dan hallice (Kaldı ki, Renmin Ribao bile eski Renmin Ribao değil).
Türkiye'de çocuklar bile muazzam bir yolsuzluk/yağma devri yaşandığını biliyorlar
Basın önemli ölçüde sindirildi ve asıl görevlerini yerine getiremez oldu. (-zaten özürlüydü)
Basın bunların hiçbirini yazmıyor... Yazmaya kalkınca, yandaş basının linci veya milyarlık cezalar devreye giriyor.
Basın, yolsuzlukların ötesinde, AKP içinde kaynayan kazanı da anlatmıyor, anlatamıyor.
Halk şimdi, iktidar çarkının içte ve dışta nasıl döndüğünü okuyup öğrenecek.
Bundan sonra kamuoyuna, yalan söylenemeyecek.
WikiLeaks, günümüz medyasının kısır, korkak ve vasat haliyle açıkça dalga geçmiştir...
WikiLeaks'in anlayışı, halktan gizlenen asıl gündemlerin ve gerçeklerin açığa çıkarılmasıdır. Ayrıca bu anlayış, kamuoyunun, ne konuşulacağını medyaya/siyasete dayattığı bir kaliteye de sahiptir.
WikiLeaks ve yayınladığı belgeler, "yandaş basın" denen ucube/hasta neoliberal görüngünün de iflasıdır aynı zamanda...
Herkesin yatakodasını dinleyenlerin padişahı/feriştahı, dünya basınına malzeme olmuştur ve bundan sonra da olacaktır. Ve burada, muhaliflere karşı linç kampanyaları falan gibi şeyler de sökmez.
Halk, iktidarın ve Türkiye'yi yönetenlerin, Amerikalı görünce nasıl bülbül kesildiğini ve ne mal olduklarını görmüştür ve görecektir. Belgeler yayınlandıkça, WikiLeaks gibi sitelere daha çok belge gönderilecekktir. Türkler, yandaş basının lüzumsuzlaştığı bir dönem yaşayacak gibi görünüyorlar. (Yakında, İsviçredeki hesap numaraları bir yana, iktidar politikacılarının ne renk don giydiklerini bile öğrenebilirsiniz!)
Dünya kamuoyu, artık herşeyi bilmek, gerçekte ne döndüğünü öğrenmek istiyor.
1945 sonrası başlayan devir sona eriyor...