Yeni endüstri devrimine hazır mısınız?


Eğer bir Laptop'unuz, aklınız, derinliğiniz ve iyi bir fikriniz varsa, 21'inci yüzyılın elitlerinden biri de siz olabilirsiniz. Aynada kendinize daha dikkatli bakın! Yeni bir 'Endüstri Devrimi' yaklaşıyor olabilir mi? Eğer sistemin şeklini değiştirebilecek kadar ilginç bir trend sözkonusuysa, bu soruya yanıt aramaya değer. Endüstri Devrimi deyince, aklımıza önce fabrikalar geliyor. Seri imalat ve Fordizm dediğimiz dönem, aynı zamanda bir Petrol ve elektrik çağıydı. Sonrasını yaşadığımız üçüncüsüne 'Mikroelektronik Endüstri Devrimi' diyoruz. Ve bu gelişmenin hızını başından itibaren takip etmiş biri olarak, geldiği noktanın pek de tahmin edilemez bir yer olduğunu söylemeliyim. Üniversitelerde ilk Bilgisayar eğitimi döneminde karton, delikli kartlar kullanılıyordu. 1980'li yılların ikinci yarısında ilk Apple'ımı aldığımda, küçük bir kutu biçimindeki aletin kara küçük bir monitörü, bir de disket okuyucusu vardı. Türkiye'de de Commodore devri başlamıştı yanılmıyorsam. Oradan geldiğimiz yer iPad ve Apps. Bu okuduğunuz Blog gibi sayısız yeni "yayın", internet üzerinden dünyanın dört bir yanına ulaşıyor. Bu blogun dünyanın nerelerinden okunduğunu yazsam inanamazsınız (ben de inanamıyorum). Hele Sosyal Medya tam bir fenomen.
Kısaca "İnternet Çağı" dediğimiz ve herkesin aynı göz hizasında konuştuğu bir tür yeni demokrasi yaşıyoruz.
Mikroelektronik devrim dediğimiz bu yeni durumun toplumlara etkisi hakkında burada çok yazdık ama galiba şu kadarını tekrarlayabiliriz: Endüstri dediğimiz şeyin merkezi "Fabrika"larda üretim, dijitalleşme nedeniyle hem hızlandırıldı hem de üretim süreci kolaylaştı. İyi niyetli bir Solcu olarak biz yeni gelişmeyi bundan yirmi yıl önce, "İşçiler daha az çalışacak, daha çok kazanacak" diye değerlendirmiştik. Hayır. "Nasıl olsa aynı işi daha az işçiyle yapıyoruz" diye, çalışma saatlerini düşürüp hayat kalitesini artırmak yerine işçi sayısını azalttılar. Mikroelektronik devrim, kalıcı içsizliğin yaygınlaşması gibi bir şeye neden oldu -daha doğrusu bu yeni nimet, ekonomiyi yönetenlerin kar mantığına uydurulup kötüye kullanıldı.
Mikro elektronik devrimin bugün yaşadığımız aşamasında ise, bir internet devri yaşanıyor ve ekonomi önemli ölçüde internete endeksli hale geliyor. Mesela bu yazıyı hazırlarken yaptığım bir araştırma, dijital ekonominin dünyadaki "iş" hacmının 680 milyar Dolara ulaştığını gösteriyordu. Dünyanın en pahalı markaları listesine baktığınızda da, neyin yükseldiğini hemen görüuorsunuz: Apple, Samsung, derken Facebook, Google falan geliyor, ardından birkaç petrol devi ve bankalar. İnternetin başrol oynadığı "dijital ekonomi", global ekonominin sadece beşte (veya altıda) birini teşkil etse de, hangi kısa zaman diliminde ortaya çıktığına bakınca, önemi anlaşılıyor.
İnternet üzerinden yapılan işlerin özelliği şu: Bir tek kişi de olsanız, dünyanın heryerine anında ulaşıp ürününüzü veya sözünüzü ulaştırabiliyorsunuz. Bunun için pahalı teknolojilere gerek yok -bir tek Laptop yetiyor. Eskisi gibi üniversitelerde Fortran dersi görmeye, o kaba kartlarla dolaşmaya, program dili bilmeye gerek yok. Benim beş-altı yaşlarındaki tıfıl dostlarım, bazen iPad'i benden iyi kullanıyorlar! Yani öğrenmek kolay. Hele Sosyal-Medya muazzam. Bu mecrada, hiç yoktan yeni siyasi hareketler kurmak, fikir oluşturmak, kampanyalar örgütlemek, dünyanın öbür ucundaki birinden en rafine bilgileri öğrenmek mümkün -ve bu mecrada kolayca gruplar oluşuyor, bozuluyor, yenileri kuruluyor, muazzam bir dinamizm sözkonusu...
Ama bu mecranın bir eksiği var. Çok ses çıkıyor ama bunlar maddeye dönüşmüyor, yani çoğu laf bazında şeyler.
İnternet ekonomisinin reel ekonomiyle rekabet etmesi şimdiye dek imkansızdı. Fabrika, komplike bir mecra. Tıpkı bir zamanların bilgisayarı gibi kocaman bir yapı. Ve daha önemlisi: Fabrika belli bir üretim biçimi anlayışına sahip. Buralarda ürünler çok sayıda ve birbirinin klonu olarak üretiliyor...
Şöyle düşünelim:
Bu blog gibi birçok blog var ve bunları yazanlar, oturup, bir sayfa kuruyorlar, gün be gün buraya yazı giriyorlar, bunu da genellikle yalnız yapıyorlar. Eğer benim gibi bundan yirmi küsür yıl önce kocaman at gibi büyük ve ağır bir monitörde, o zamanın basit programlarıyla bir parfüm şişesi dizayn etmiş olsaydınız, siz de, "yazı değil de elle tutulur şeyler üretsek?" diye sorardınız. Daha sonraki aşamalarda, dizaynırlara hizmet veren böyle firmeler olduğunu öğrendim. Bu firmalar, dizaynırların bilgisayar ekranında çizdiği şeyleri, üç boyutlu birer taslak olarak üretip size veriyordu -şimdi bu teknolojinin çok daha geliştiğini biliyoruz.
Dördüncü Endüstri Devrimi'ne, "Üç boyutlu maddesel İnternet" gibi bir ad verebiliriz. Mühendislik eğitimi almış olanlar hemen bilecektir: Eskiden aydınger kağıdına makina parçaları çizilirdi. Bunları çizmek için kullanılan özel kalemlere Rapido (Rapidograf) denirdi. Bunlar çeşitli inceliklerde olurlar ve farklı şeyleri ifade etmek için kullanılırlar. Mesela normal bir yüzey için 0.5 milimetre kalınlığında çizen  rapido kullanılırken, ölçüleri göstermek için kullanılan yardımcı çizgiler 0.25'lik (veya 0.35'lik) Rapidoyla çizilir vs. Şimdi, üretici fabrika için çok önemli olan detaylar, bilgisayarlarda otomatikman yapılıyor ve çizdiğiniz şeyin üç boyutlu halini ekranda derhel görebiliyorsunuz. Bu konuda yeni bilgisayar teknolojisinin ne kadar geliştiğini anlatmak için yeni animasyon filmlerin mükemmelliğine dikkat çekmek ve "Pixar" stüdyolarının adını anmakla yetineceğim. Eğer tıpkı blog yazar gibi kolayca, sofistike aletler tasarlayabileceğinizi ve gene tek başınıza (veya birkaç arkadaşınızla) bunların "Üçboyutlu Çıktısı"nı alabileceğinizi düşünebiliyor musunuz? Burada sadece sıradan basit biblolardan bahsetmiyorum! Çok komplike, farklı materyallerin kullanılabildiğ farklı çıktılar almaktan ve hatta şundan: "Madde üretmek"den. Kimseyi ürkütmemek için şimdilik bunun devamından bahsetmek istemiyorum ama Dördüncü Endüstri Devrimi'nin bana şimdiden çok özgün ve oldukça önemli görünen yanlarını kısaca buraya yazmak istiyorum:
1. Fabrikasyon üretim yerine tekil, sipariş üzerine üretilebilen ve belki de iPad gibi kişiselleştirilmiş çok özel (her birinden bir adet) aletler. Burada "aletler" derken, oldukça geniş bir alanı kastediyorum.
2. İşçilik anlayışının/sınıfının önemli ölçüde ortadan kalkıp, yeni bir düşünür/üretici elitin ortaya çıkışı ve bu alanda da tıpkı Sosyal-Medya'daki gibi bir demokrasinin ve genel hümanist/Sol anlayışın hakim olması.
3. Ürünlerin patent haklarının muhtemelen olmaması. Bugün de birçok program bedava. İnternetten sadece yazı ve fotoraf değil, araç-gereç indirme durumu.
Bu maddeleri, yazı çok uzadığı için burada kesiyorum. Yeni endüstri devriminin sisteme etkisi, başka bir yazının konusu.