İran'a saldırının eli kulağında mı?

2 Şubat günü Washington Post gazetesinde yayımlanan, Amerikan Dışişleri Bakanı Leon Panetta'nın sözleri heyecan uyandırmıştı. Panetta, İsrail'in İran'ı bahar aylarında vuracağını söyledi ve hatta ay hakkında fikir de yürüttü, "Herhalde Nisanda, Mayıs veya Haziranda" dedi (tıklayınız). İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak da, "daha sonra artık çok geç olacağı" fikrinde (tıklayınız). Barak, yazılmamak koşuluyla "Sonbaharda" da diyor ve israilli gazeteciler bunu yazıyor (Türk basınında bu kadar yürekli gazeteci kaldı mı?!) Gene Şubatın ikinci günü çıkan başka bir haberde, Amerikan Genelkurmaybaşkanı General Martin Dempsey, "ABD'nin saldırıyı, sadece 'ön aşamada' onaylaması halinde" operasyona katılacağından bahseden muğlak sözleri yer almıştı.
Şimdi burada yaratılan hava, İran'ın vurulmasının kesin olduğudur. Bir ultimatom gibidir ve saldırıya karşı olanlardan da bu yolla "kadere razı olmaları" beklenmektedir. Ama Batı'da da, bu saldırıya karşı çıkanların sesi yüksek çıkmaya başladı. Bir kere bu operasyon -ekonomik kriz vakti- büyük paralar gerektiren bir "iş"tir. Sonra, savaşın baştan haksız bir savaş olacağını gösteren işaretler var. Mesela ABD İsrail'e çok pahalı bir roket-savar şemsiyesi sattı. Türk Hükümetinin İsrail'e lafta atıp tutmasına rağmen, Malatya'ya yerleştirdiği radar, bu pahalı sistemin bir parçasıdır. Bilinip de söylenmeyen gerçek şu: İran İsrail'e durup dururken saldırmaz/saldırmayacaktır. O halde İsrail'e hibe edilen bu pahalı sistemin amacı ne olabilir? Belli ki önce İsrail saldıracaktır ve ancak ondan sonra, İran'ın saldırılarından korunmak için bu kalkanı kullanacaktır.

Saldırının bu yıl olması ihtimali, Rus faktörüyle de ilgili. Hatta belki saldırının ne zaman olacağını Rusya'ya bakarak da tahmin edebiliriz. Rusya'da bu yıl 4 Martta, Başkanlık seçimleri yapılacak. Seçim döneminde ve sonrasında Rusya'nın karışma olasılığı var. Çünkü Putin'in kazanması ve ona karşı ayaklanma olasılığı yüksek. Bu dönemde İran'a saldırılırsa, Ruslar kesin/radikal tavır koyamayacaklardır. Putin aleyhtarlarının ABD tarafından desteklendiği de malum. Bu durumda saldırı, biraz daha yakın bir tarihte, seçimlerin hemen sonrasından itibaren her an olabilir.
Bir blogda, İran etrafındaki kırkdört Amerikan üssünü gösterir bir harita yayımlandı (tıklayınız). Ürkütücü bir harita. Türkiye'de İncirlik ve Ankara dışında bir de Hakkari-Siirt arasında (tam o bölgede) iki bitişik "Üs" gösterilmesinin anlamını, uzman arkadaşlar açıklayacaktır mutlaka! Bu Amerikan üslerinden bazıları, Irak ve Afganistan'dan bölgeye asker kaydırılması sonucu önem kazanmış (veya ortaya çıkmış) üsler. Bazı yorumcular, ABD'nin Irak'taki askerlerini çekmesine gerekçe olarak hazırlandığı İran savaşını gösteriyorlar.
Rusya'daki gelişmelerin, İran savaşında dolaylı rol oynaması mümkün. Şubat başında Moskova'da, yüzyirmibin kişinin katıldığı büyük bir yürüyüş oldu. Rusya'da adil/hakaniyetli seçimlerin yapılmasını taleb eden haklı bir gösteriydi. Fakat bu gelişmelerin bir de negatif yanı var. Bu seçimler doğru dürüst yapılıp da Putin'in seçilmesi halinde bile, ülkede seçim sonuçları hakkında soru işaretleri artacağa benziyor -ki, bu da gösterilerin seçimlerden sonra da devam edeceği anlamına gelebilir. Ve Rusya'nın İran konusunda vereceği her kararı iki kere düşünmesi gerekebilir.
Türkiye'nin İran savaşı konusunda ne yapacağı şimdilik pek açık değil. Muhtemelen ABD ile birlikte hareket edilecek ve Türkiye'deki Amerikan üslerinin kullanılmasına izin verilecek. Savaş halinde, Malatya'ya kurulacak üssün vurulacağını İran ilan etti. İsrail'i savunma kalkanının bir parçasının da -hem de Türkiye'nin isteğiyle- Malatya'ya yerleştirilmiş olması, Türkiye'nin başını ağrıtacağa benzer.
Bütün bu tabloda en iyi ihtimal, ekonominin sağlam bir sallantıyla endüstriyel savaş makinalarını vurması. Savaşın engellenmesi için ikinci ihtimal, halkın sokağa inmesi ve ekonominin işlamesini engelleyen yeni tür protesto eylemlerine başvurması. Yoksa savaş, göstere göstere geliyor. Ve Türkiye'yi haddinden fazla etkileyeceği de kesin.