Dişi Tanrıça Amaterasu ve dişi hükümdar Himiko

Göğün Tanrısı İzanagi'nin sol gözünden doğan Tanrıça Amaterasu, Kyushu adasını sulayan bir nehirde yıkanıp, üzerine ölüler ülkesinden bulaşmış her türlü kirinden arındıktan sonra dünyadaki yaşamına başlar. Amaterasu ve erkek kardeşi Susanoo no Mikoto, zamanı gelince, Göğün hükümdarlığını babaları İzanagi'den devralacaklardır.
Amaterasu'nun kardeşi Susanoo, yeryüzünde yaşam sınavında pek başarılı değildir. Şımarık bir çocuk gibi davranmaya başlayıp, abukluklarıyla ablasını iyice bezdirir. Günün birinde bir at leşini dokuma tezgahında oturan Amaterasu'nun önüne attırıp, Tanrıçanın kadın hizmetkarlarından birkaçını öldürmesi, bardağı taşıran son damla olur. Güneşlere eş Tanrıça buna öyle bozulur, öyle kızar ki, kendini Ame No İwa Ya mağrasına kapatır. Bunun üzerine dünyayı bir karanlık, bir karamsarlık basar. Seksen Tanrı, tüm çabalarına rağmen Amaterasu'yu o mağradan çıkarmanın yolunu bulamaz. Son çare olarak, neşe, kahkaha ve bereket Tanrıçası Ama No Uzume'ye başvururlar. Neşeli tanrıça, kapısı kocaman bir kayayla kapalı mağranın önünde, öyle abartılı öyle erotik bir dans gösterisi yapar ki, herkes dikkat kesilir. Şinto inancının törensel ilk Kagura dansı sayılan bu gösteri çok garipsenir ve seyreden tüm Tanrılar bir yerden sonra bu saçmalığa kahkahalarla gülmeye başlarlar.

Amaterasu, neden olduğu karanlığa rağmen herkesin nasıl olup da güldüğünü merak eder ve mağranın kaya kapısını aralayıp dışarıya baktığında birden kendini görür. Tanrılar yüzüne bir ayna tutmuşlardır. Aynanada kendine bakan pırıl pırıl güzel kadını hemen tanıyamayıp hışımla dışarı çıkan Amaterasu, mağaraya geri dönemez. Tanrılar, kapı önüne sıralanmışlardır. Amaterasu'nun yeniden mağraya dönmesini engellerler. Amaterasu ile birlikte dünya ve ruhlar yeniden aydınlanır.

Çin kaynaklarında adıyla hitab edilen ilk Japon hükümdarı Himiko'nun hikayesi de Amaterasu'nun hikayesine benzer. Himiko da bir kadındır. Kuzey Asya'dan gelen ve bir tür Ural-Altay dili konuşan savaşçı halktan mı, yoksa onlardan onbinlerce yıl öncesinden beri Japon adaları Hokkaido, Honshu, Shikoku, Kyushu ve diğerlerine yerleşik yaşayan Ainu halkından biri mi olduğu bilinmiyor. Himiko'nun Kore kökenli olup olmadığı sorusu, yakın zamana kadar pek hoş karşılanmıyordu. 1989'da Tenno Showa'nın (Hirohito) ölümünden sonra tahta çıkan Tenno Akihito, Koreli atalarının da olabileceğini 2002'de kabul etti. Böylece Japon resmi tarihi, en yetkili kişi (Göğün Oğlu / İmparator) Tenno tarafindan revide edilmiş oldu. En çok kabul gören tarihi gerçek, aynı zamanda dinî bir önder olan Yamatai hükümdarı güzel Himiko'nun bir Ainu olmadığı yönünde. Himiko, anlaşılan bir kamdı. Çinliler tarfından, 'Halkını büyüleyebilen dişi kam ve hükümdar' sıfatıyla Çin kayıtlarına geçirilmiştir.

Yetmiş küsür yıl süren bir savaşın ardından, birbirinden yirmi-otuz kilometre uzaklıktaki 32 yerleşim birimi (kuni) tarafından başkan seçilen Himiko, üçyüz kilometrekarelik bir bölgenin hükümdarı ilan edilir edilmez 238 yılında Çin imparatoruna elçilerini gönderir. Japonya'nın adı bilinen bu ilk hükümdarı, Wei hanedanına mensup Çin imparatoruna, Çin ile ticaret yapmak istediğini, Çin'den birşeyler öğrenmek istediğini bildirip bir de cizye göndermiştir. Bu inceliğine karşılık, hükümdarlığı Çin imparatoru tarfından tanınmıştır. Wei hükümdarı, Japonların kadın hükümdarına, hediye olarak yüz adet bronz tabak gönderir.

Himiko, Amaterasu gibi hiç evlenmedi ve gözlerden uzak, yüksek kuleleri olan bir saraya kapanarak bin kadın hizmetkarıyla birlikte gözlerden uzak yaşadı. Sarayı, silahlı yüz erkek muhafız tarafından korunuyordu ve sarayın içine, erkek kardeşi dışında hiçbir erkeğin girmesine izin verilmiyordu.

Japonlar, Japon hükümdarlığının tarihini Tanrıça Amaterasu'ya dayandırıyorlar ve bu tarih, Himiko'dan pek bahsetmiyor. Tanrıçanın kardeşi Susanoo, abukluklarının cezası olarak yeryüzünde kalmaya ve orada hükmetmeye mahkum edilir. Bir zaman sonra Amaterasu, dünyadaki düzeni kontrol amacıyla ilk Japon Tennosu Jimmu'nun büyük dedesi Ninigi No Mikoto'yu yeryüzüne gönderir. Ninigi, Amaterasu'nun torunu sayılmaktadır ve tüm Japon savaşçıların atası olarak geldiği Japonya'da Susanoo'dan hükümdarlığı ister. Susanoo, itiraz eder. Ninigi aynı zamanda usta bir diplomat olduğundan, Susanoo'nun tehditlerine kulak asmaz ve savaşa meydan vermeden yeryüzünün hükümdarlığını Susanoo'dan devralır. Ninigi daha sonra, ejderler hükümdarının kızıyla evlenir ve bu evlilikten Japon nesli ortaya çıkar. İlk Tenno Jimmu, Ninigi'nin torunununun torunlarından biridir ve M.Ö. 711 yılının Ocak ayı başında doğmuştur.

Amaterasu'nun evi (ana tapınağı) İse adasında, Japonya'nın eski başkenti Kyoto yakınlarında bulunmaktadır. Ev, Japon kültürünün göçebe kökenine atıfta bulunurcasına her yirmi yılda bir yıkılıp yeniden inşa edilmektedir. Amaterasu'nun aynası, Tanrıçanın işareti ve sembolü olarak İse'deki evinde korunmaktadır.
Diğer Japonya yazıları için bakınız:
serujuku.blogspot.com