Anonymous. Bir 21'inci Yüzyıl fenomeni

Giriş...
Kedileri çok severim. İlle de yazı yazdığım defterimin üzerine yatan bir tekir kediyle dost olmuştuk. Masamın üstünde dolaşmayı, en çok da kucağımda yatmayı seviyordu. O gitti, aynı yıl 2005'de 4chan internet sitesinde yer alan kedi resimleri geldi. 'Lolcats' diye adlandırılan resimlerin altında, bilerek yanlış yazılmış İngilizceyle abuk-sabuk notlar bulunuyordu. Cumartesi günleri girilen bu resimler sayesinde "Caturday" doğdu! Resimlerle birlikte heryere yayılan notlar komik, ironik veya hakaret içerikliydi. Bunlara bakıp, bugün internetteki sosyal medyaya hakim olan dilin ilk işaretlerini görmek mümkündür. Bu arada yepyeni bir mücadele ve örgütlenme türünün/geleneğinin başladığını, bugünden geriye doğru bakınca görmek mümkün. Anonymous sözcüğü, "Anonim" ile "Mouse" yani 'Bilgisayar faresi' sözcüklerinin bileşiminden kurgulanmış bir laf, bir 'Mem'dir  (insandan insana, kafadan kafaya geçen bir düşünce konsepti, düşünce molekülü.). "Birey"in göklere çıkarıldığı postmodern zamanlarda, (geçen yılın Alexa verilerine göre) dünyanın en çok tıklanan 1022'inci sitesi 4chan'de yazan kişilerin neden anonim kaldıkları ve kalmak istedikleri meselesi, başlı başına ilginç bir konudur zaten. İşte bu ve daha birçok nedenle 4chan sitesine yakından bakmak gerekiyor. Artık eski önemini yitirmiş 4chan sitesine Türkiye'den girmek mümkün olmuyor malesef (Karşınıza hemen, "Telekomünikasyon iletişim başkanlığının bilmemkaç tarih ve bilmemne nolu kararı gereği idari tedbir uygulanmaktadır" gibi absürd bir yazı çıkıyor. Türkçesi: "Yassah Hemşerim!"). 4chan, hem Anonymous'un, hem de günümüzün sivri sosyal medya dilinin ve daha birçok şeyin doğduğu yer.


4chan...
Bu site, ahlaksız ve abuk kısa yazılar/fotoraflar dahil birçok şeyin dışında, muazzam bir tartışma platformu da sunmuştur. Burada, çokluk içinde kamufle olarak, en olmadık fikirlerin konuşulup tartışılabildiğini belirtelim. Anonymous, 4chan'deki bilgi/resim/not deryasında, bir alt platformdan doğmuştur ve bir örgüt değildir, bir düşüncedir -gücü de buradan gelir. Anonymous'un doğduğu platformun adı "/b/" dir ve buraya girip çıkanların iki kuralı vardır: Birinci kural "Platformadan asla hiçbiryerde sözetme." İkinci kural: "Platformdan ASLA hiçbiryerde sözetme."
Bu iki kurala, internetin yeraltı dünyasında "RULES No 1&2" deniyor.

Anglosakson dünyayla dalga geçmek babında yanlış İngilizce kullanan "/b/" blatformundaki geniş çevre, (kullandıkları ironinin bir sembolü olarak) kendine "/b/tards" yani "geri zekalılar" diyorlar.
11 Eylül 2001'de ikiz kulelere saldırı yaşandıktan hemen sonra (herkesin gözünden kaçtı) saldırıyı "Japon Kızıl Ordusu" üslenmişti. Sonra, hiçbir Arap örgütü saldırıyı üslenmemesine rağmen, bütün işaretler Afganistan'ı göstermeye başladı. Bu örneği vermemizin nedeni, 4chan (yani 4. Channel) sitesinin kuruluş fikri ve software'inin de doğrudan Japonya'dan gelmesidir. 2008 yılına kadar kimliğini gizleyen ve "moot" rümuzlu Christopher Poole, 2003 yılında Japonya'da tatil yaparken internette 2chen adlı bir siteyle karşılaşır. (Pool, o zaman henüz 15 yaşındadır!) Anonim kalmak, adını açıklamamak koşuluyla herkesin istediği şeyleri girebildiği bu sitenin İngilizcesini kurmaya karar verir. Önce, 3chan adını kullanmayı düşünen "moot", bu adın başka bir site tarafından kullandığını öğrenince 4chan adını seçer. Japon sitesinin programını internetten bedava indirebildiği için, hemen yayına başlar. Sitenin hikayesi de başlı başına olaydır zaten, ama biz şu notla yetinelim:
2008 yılında Wall Street Journal gazetesi, "Dünyanın en etkili 100 kişisi" listesini yayınladığında, "moot" ilk kez gerçek kimliğiyle listede yer almıştır ve Anonymous'un bir küçük oyunuyla listede Obama'nın bile önüne geçirilmiştir!


4chan'de, sosyal medya mantalitesinin ortaya çıkışı...
İnternetteki sosyal medyayı -henüz- kullanmayanlar, burada kullanılan dili, fazla sert/sivri ve fazla ironik buluyorlar. Bu dilin oluşmasında 4chan "kültürü"nün katkısı yadsınamaz. Burada "kültür" sözünü tırnak içine alıyoruz çünkü size gerçekten yeni birşeyden bahsedeceğiz ve bunun iyi mi kötü mü olduğunun yanıtını size bırakacağız. Bu platformda asıl ilke, herşeyin ama herşeyin söylenmesidir. Yani kimsenin içine attığı herhangi birşey, bir fikir, bir önyargı, bir hakaret, yoktur. Burada en dipsiz "cinsel" temalardan (bir tek çocuklarla ilgili olanlar yasaktır) en uçuk komplo teorilerine kadar, aklınıza gelebilecek her türden şaka, fotoraf, film, küfür ve fikir buraya girilir. Bu anlayış, düşünce özgürlüğü bakımından radikal bir açıklık/şaffaflık savunusudur. 2011 Alexa verilerine göre ABD'de en çok tıklanan 512'inci site olan 4chan, her ay bütün dünyadan yaklaşık altı milyon kez tıklanıyor ve site bir "Mem" üretme merkezi gibi işliyor, internetin en "derin" yerini oluşturuyor. Anonymous'un doğduğu /b/ platformu çok daha acımasızdır. Bu muazzam cangılda Anonymous çevresinin (yüzbinlerce kişiden bahsediyoruz) tartıştığı konuştuğu platformlar, buraya yeni gelenlere çok acımasız davranıyorlar. Gelen, adeta bir sinir sınavından geçiyor. Mesela buraya giren bir kadına, "Memeni göster" talebi gelebilir (gösterirse zaten giremez!) Ama bu atmosfere hakim olan mantalite, müthiş bir ironi ve otoironidir. Kendi kendisine -kendi arasında- aklınıza gelebilecek her türlü ters lafı edebilen bu atmosferin "anonim" kişilerden oluştuğunu yeniden hatırlatalım. Çok çabuk kızabilen, ama kızgınlığı cabuk geçen bir yer /b/. Ve buradan çıkan resimler, filmler, laflar, birer "Mem" olarak heryere yayılıyor. Bazılarını haber sitelerinde magazin malzemesi olarak da görebiliyorsunuz. "Mem", aynı zamanda bir bakış açısının da izahı. Biyolog Richard Dawkins'in "Egoist genler teorisi"ne dayanan "Mem" anlayışı, hap gibi bilgi anlaminda bir terim. Bir düşünceyi en basit şekilde bir söz veya resim/video ile ifade etmek formatına "Mem" diyorlar. Twitter, bu anlayışa en yakın format bence. Anonymous anlayışının da bu platformdan çıkmış olması şaşırtıcı değil.
Önca 4chan'da somutlaşan yeni (internet) sosyal medya mantalitesinin temel özelliklerini şöyle özetleyebiliriz sanıyorum:
1. Bu platformda herkes, her kim olursa olsun, aynı göz hizasındadır, yani eşittir ve eşit kişiler olarak konuşur. (Kişinin günlük hayatta ünlü biri olması, ona en ufak bir imtiyaz sağlamaz)
2. Burada, sözün tam anlamıyla söz/fikir özgürlüğü hakimdir -hatta o kadar ki, belli kişileri ilgilendiren cinsel/ intim konularda bile belli bir açıklık söz konusu olabilir. (Bu radikalizmin bir ifadesi olarak, sitenin ilk yıllarında kullanıcıların birbirlerine ırkçı küfürler edebildikleri de görülmüştür)
3. İnternet'in sağladığı serbest bilgi paylaşımı engellenemez. Bu kural, Anonymous çevresinin yazdığı ve kesin kabul gören en önemli yasalarındandır. Anonymous çevresinden gelen saldırıların gekçilerinden biri, hükümetlerin veya bazı kurumların/firmaların bu yasaya karşı hareket etmeleridir (yani yasakçı politikalar uygulamalarıdır). Bu internet yasasını ciddiye alan bazı yeni siyasi hareketler de (mesela "Korsanlar" Hareketi), sınırsız internet hakkınn bir insan hakkı olması için mücadele ediyorlar.
4. Bu platformdan çıkıp bütüne hakim olan bir diğer anlayış, "sırf zavkine eylem yapmak" meselesidir. Bu çevrede "lulz" diye adlandırılan bu anlayış, saldırıların esasen "zevk için" yapılması ilkesidir. Buna ben "muzur çocuk mantalitesi" diyorum ve bu mantalite, her zaman sevimli olmak zorunda da olmuyor, -bazen fena halde can yakabiliyor.
5. Bu mantalite, Stéphane Hessel'in bir manifesto haline getirdiği üzere "Öfkeli"dir, çabuk öfkelenir. Anonymous çevresinin tartışma platformlarından -bir öfke anında- Facebook'u çökertme fikri de çıkmıştır, ama uygulan(a)mamıştır. Kamuyu ilgilendiren böyle anlarda devreye giren makul bir kollektif akıl vardır -ki bundan özellikle bahsetmek gerekir.
6. Çok çabuk öfkelenen bu mantalite, gene çok çabuk sakinleşebilmektedir. Ama şimdi daha rafine bir hale geldiğini, planlı hareket edebildiğini ve Sol bir genel kültüre sahip olduğunu söyleyebiliriz.
7. Bazıları, Anonymous adının arkasında, hâlâ belli önderler, gruplar vs. arayadursunlar, 4chan'ın incelenmesini gerektiren en önemli konu, bu milyonlarca takipçi ve anlık kararlardan, ortak bir bilincin doğmuş olmasıdır. Ve bu bilince, kısaca Anonymous (bilinci) diyebiliriz. Anonymous, örgüt değil, bir anlayış, bir fikir. Bu nedenle de internet olduğu müddetçe -belki değişip dönüşererek- varlığını sürdürecektir. Bu kollektif bir bilincin en önemli bir diğer özelliği mücadeleci/saldırgan olmasıdır.
8. Anonymous bilinci, popüler kültürden aldığı sembolleri kullanıyor. Guy Fawkes maskesi, siyah takım elbise, "Rules No 1 and 2" bunların en önemlileri denebilir ve incelemeyi gerektirir. "Mem" anlayışından hareketle, belli sloganları, sözleri vs. (sırf sembol oldukları için) kullanabiliyorlar -içerik önemli değildir. Mesela "yaşasın devrim" gibi bir slogan, esasen, insanların birbirlerini tanıyıp biraraya gelmelerini, ortak hareket etmelerini sağlamak için kullanılıyor, ille de devrim yapmak için değil, belli bir Sol fraksiyonu ifade etmek için değil...


 Anonymous kollektif bilincinin doğuşu...

Amerikalı gazeteci Cole Stryker'in deyimiyle bir "Mem" olan Anonymous, bugün bilinen haliyle yeni kollektif bir bilinç şeklinde ilk kez 2006'da harekete geçti. 4chan'in yönetimiyle çıkan bir fikir ayrılığı sonucu bir grup, 4chan'den ayrılıp 7chan'i kurdu ve 4chan'i iki günlüğüne susturdu. Daha sonra geri dönecek olan bu grubun yaptığı açıklama, çok önemlidir ve şöyledir:
"Biz Anonymous'uz, biz /b/'yiz. Evimiz, 4chan değil artık. Kimseye güven olmayan bu ortamda, bağımsız bir millet olarak dünya internetinde 7chan.org devletini kurduk." Kendini uluslarötesi bir yere koyan (ve megaloman bir tarafı da varmış gibi duran), kendini devlet ve millet gibi algılayabilecek büyük bir özgüvene sahip hareket, "Chan"lara bölündükten sonra "Sırf zevkine" ve bir "Ordu" olarak, ilk kez Habbo Hotel adlı bir ilkgençlik sitesine saldırdı. Bu site, bluğ çağındaki gençliğin son derece piyasacı, tüketici, şehirli naylon tipine hitap eden, oyuncak ayıların dolaştığı, flört eden gençlerin buluştuğu "Spieß" bir yer. Burada "Spieß" sözcüğünü (Türkçe karşılığı olmadığından) açıklamak zorundayım. Spieß, toplumun düzenle barışık küçük-burjuva idare-i maslahatçı kesimlerini tarif eder. Gelene ağam gidene paşam diyen, alışveriş merkezlerinin reklamlarında sunulan "ideal vatandaş" resmiyle uyumlu "human ot"lara verilen isimdir 
Spieß. Türkiye'de "Spieß" olmak marifet sayılmakla birlikte, bunların biraz daha kabacalarına "Snob" da diyorlar. Spieß, daha geniş bir kavramdır. Anonymous, Spieß gençliğe karşı yürüttüğü bu ilk kitlesel eylemininin nedeni olarak "lulz" demiştir! (Yani "keyfimizden!") 12 Temmuz 2006'da yüzlerce 4chan/b/ kullanıcısı kararlaştırıp anında saldırdı. Habbo Hotel'i bloke etmekten veya çökertmekten ziyade, bu hanımevlatlarıyla dalga geçtiler. Mesela oyunda tipler alışverişe gidip çarşıdan bir araba alıyorlarsa, Habbo Otel'deki evlerine geldiklerinde o araba, yatakta cinsomatrik bir filme dönüşüyordu, veya uygulamalar istem dışı hareketler yapıyordu. Anonymous, bu ilk eylemini bir gelenek haline getirerek, Habbo Otel'e her yıl çok sayıda saldırı düzenlemektedir. Bu saldırıların en büyüğü 2010'da yapıldı ve site, interneti terketmek zorunda kaldı. Bu ilk gelenekleri, Anonymous mantalitesinin, "Sisteme tam uyumlu naylon vatandaşlar"a karşı tepkili olduğunu gösterir. Bu çok kesindir ve birçok özellikleri, Spieß'lerle aralarına koydukları sınırı pekiştirmek için seçilmiş gibidir. Bu ayrım, başta pek siyasi bir yan içermez görünüyordu. Anonymous mantalitesi, sonuçta, bir "Underground" mantalitesiydi ve tahmin edilenlerin çok üzerinde geniş bir kitlenin sempati duyduğu "Sınırsız İfade Özgürlüğü" anlayışından doğuyordu, ona dayanıyordu. 4chan'da sınır, sahiden de yok gibi birşeydi.
Habbo Hotel saldırısı, 4chan'de güle oynaya kutlandı ve bu kutlamalarda bile henüz Anonymous veya Anons rümuzları kullanılmıyordu. Ama "Anonymous win" (Anonymous kazandı) sözü bu dönemde peydahlandı. Fox TV 2007'de, "Kendilerine Anonymous diyorlar, bilgisayar oyunları onlar için gerçek" diye haber yaptı.
Bu ilk olaydan sonraki ikinci muzurlukları kayda değer, çünkü ilk kez Guy Fawkes maskesiyle sokağa da inmişlerdir. 21 Temmuz 2007 günü Harry Potter romanlarının 7'inci cildi yayınlanacaktı ve Potter-tutkunları, kitaba bir an önce sahip olup okumak için kitapçı önlerinde kuyruğa girmiş beklerlerken, Anonymous sempatizanlarıyla karşılaştılar. Sempatizanlar Guy Fawkes maskeleriyle ortaya çıkıp, megafonla, kitabın sonunu herkese anlatmaya başladılar! Kitaba merak çılgınlık boyutundaydı ve kitap, daha basılmadan milyonlarca sipariş almıştı. Anonymous, bu "popüler" kitabın devlet sırrı gibi korunan iki taslağını internetten aşırmayı başardı ve bu "işlem"de de, bizzat yayınevinde çalışan sempatizanlarından yararlandı (Anonymous'un "ajanı", 4chan'in milyonlarca kullanıcısından biriydi). Bu hareket de, tüketici Spieß-vatandaş tipine ve onun komersiyel kültür anlayışına karşıdır. Ve bir "lulz" olarak, yani "zevkine eylem" plarak yapılmıştır.
Anonymous, daha önce en çok anarşist çevrelerde gözlenen bu Spieß-düşmanlığını sürdürmekle birlikte, kendisi de popüler kültüre açıktır ve çocuksu yanını (bu alanda da) korur. 
Anonymous'un, 2008 yılında, bu engin "Muzur çocuk" anlayışında bir sıçrama yaparak siyasallaştığı gözlenir. Ve siyasallaştıktan sonra saldırdığı ilk kurum da, bir tür paracıl modern zaman tarikatı olan ve insanları kullandığı için Avrupa'nın bazı ülkelerinde yasaklanan Scientology cemaatidir. Amerikalı yazar L. Ron Hubbard tarafından kurulan Scientology cemaati, Amerika'da din sayıldığından vergi de ödemiyor. Anonymous taraftarlarının isteklerinden biri, Scientology'nin vergi ödemesiydi.
O dönemde Anonymous tarafından Scientology'ye gönderilen e-mail, Anonymous'un ilk siyasi mektubudur aynı zamanda ve bugün herkesin bildiği bazı ifadeler ilk kez bu mektupta yer almıştır: "Biz Anonymous'uz. Sizi yıllarca gözlemledik. Sizin yanlış bilgilendirme kampanyalarınızı... Anonymous, sizin örgütünüzü vurmaya karar verdi. Sizin tarafftarlarınız için, insanlık için ve zevkli olduğu için. Sizi internetten uzaklaştıracağız. Sizin Scientology 'Kilise!'nizi aktüel haliyle parçalayacağız. Hiçbir yere saklanamazsınız. Biz heryerdeyiz... Biz ölemiyoruz. Biz sonsuzuz. Eğer bize, düşmanınıza, ille de bir ad vermek istiyorsanız, 'Ordu' deyin, çünkü biz çok kalabalığız. Bilgi özgürdür. Biz Anonymous'uz. Asla affetmeyiz. Asla unutmayız. Bizi bekleyin."
Anonymous'un en büyük handicap'ı şudur: Herkes kendine "Anonymous" diyebilir. Bu adı herkes kullanabilir. Sonuçta son derece geniş bir çevre söz konusudur ve bu adı kullanabilecek olanlar çoktur, bu adla yayımlanan çok sayıda bildiri vardır. Bu bildirilerin bazılarının birbiriyle çeliştiğini söyleyelim. Ama sonuçta, bazı eylem ve düşünceler, gene aynı çevrelerden gelen diğerlerine üstün geliyor ve hareket o yönde ilerliyor. Çelişkilerine bakarak, Anonymous'un sahiden de bir örgüt olmadığını anlamak mümkün. Zaman içinde elbette bazı kuralların çoğunluk tarafından benimsenmesiyle birlikte, ortak bir istikametin/bilincin oluştuğu görülüyor. Bu bilincin ilk kuralı, interneti ve bilgi akışını sınırlayanlara karşı sert tepki vermektir, çocuksu ruh halini korumaktır, yapılanların zevk vermesi ihmal edilmemektedir. Anonymous, üç büyük eyleminden sonra, bu blogda sıklıkla bahsettiğimiz "2008-2024 döneminin" daha ilk yılından itibaren kendine "Ordu" demeye başlamıştır ve yeni bilnç ortaya çıkmıştır. Bu bir savaş/mücadele çağrısıdır aynı zamanda. (Anonymous'un kullandığı 'Ordu' kavramı da sorunludur, ama bu başka bir yazı konusu)
Yukarıda sözünü ettiğimiz bu en genel ve çok basit ilk özelliklerin/ilkelerin kabulünden sonra Anonymous çevresi, ABD ve CIA'den tutun da finans çevrelerine kadar birçok kesime musallat olmuştur. Üstelik Anonymous'la uğraşmaya kalkanları da çok fena vurmuştur. (Bu konuya, ikinci yazıda yeniden döneceğiz)


Anonymous'u bir arada tutan semboller...
Guy Fawkes maskesi, Anonymous milletinin bayrağı, Anonymous'un yasaları, siyah takım elbiseleri ve diğer -daha gizli- işaretleri, bu çevrenin mantalitesi hakkında çok şey söyler. Anonymus kendini, "Bir kollektif" diye tanımlıyor.
Her çevreyi birarada tutan semboller ve özellikler vardır, sadece "hedefler" yeterli olmaz. Anonymous'u ünlü yapan ve benimsenen en ünlü sembolü Guy Fawkes maskesi. Bu olaya biraz yakından bakarak, Anonymous kollektifinin ve onların etrafında -bütün dünyadaki- yüzbinlerce sempatizanı ("Anonymous milleti"ni) anlamak kolaylaşabilir.
Katolik bir Anarşist olan Guy Fawkes, 5 Kasım 1605'de, İngiliz Parlamentosu'nun altına yerleştirdiği 36 adet kocaman barut fıçısını patlatamadan yakalanır. Eğer başarılı olsaydı, Parlamento ile birlikte, o gün orada bulunan Kral I. James de ölecekti. Fawkes, ona yardım eden diğer Katolik Anarşistlerle birlikte idam edilir, ama iş burada bitmez. Devletin gözünü nasıl korkuttuysa, 5 Kasım günü, Papa'ya ve Katolik dünyaya duyulan nefreti ifade etmenin günü ilan edilir ve buradan bir gelenek oluşur. Her yıl kasımın bu gününde samandan yapılmış bebekler yakılmaya başlanır. Olay giderek bir halk festivaline doğru evrilir ve İngilizlerin Cadılar Bayramı haline gelir. Halk tarafından benimsenen bu garip kutlama, bir karnaval haline gelip 19'uncu Yüzyılda kaldırılsa da, 5 Kasımlarda samandan bebekler yanmaya devam ederler. İşin hikaye kısmını uzatmaya gerek yok. Guy Fawkes'in popüler bir figür olarak yeniden doğmasını, aslında bir çizgi roman yazarına ve bir çizere borçluyuz. Alan Moore, figürü popüler kültüre kazandırışını anlatırken ilginç şeyler söyler. Moor, bu adamı, "Direniş sembolü" olduğu için seçtiğini söylüyor. 1980'li yıllarda çıkan çizgi romanı -açıkçası- ben hiç sevemedim ve okumadım. Çizgileri, Teksas-Tommiks'i andırır siyahbeyaz (sonradan renklendirilmiş) iptidai idi, konusu da beni pek sarmadı açıkcası. Bir U-Comic olduğundan, fazla popüler de değildi. Durmadan sırıtan maskeyi sempatik bulmadım. 2006 yılında "V for Vendetta" Çizgi romanının filmi çekilince, Guy Favkes maskesi tam bir fenomen haline geldi. Bu anarşist tipin asıl popülaritesini, filmin rejisörlerine, yani Wachowski Kardeşlere borçluyuz diyebiliriz.
Filmin hazırlanması sırasında yapılan bir söyleşide, Guy Fawkes tipinin (yeniden) yaratıcısı Alan Moore şöyle diyor: "(Guy Fawekes) 'V' tipini ahlaki anlamda çok çok boyutlu bir şekilde kurguladım. Temel soru şu: Bu tip haklı mı? Yoksa bir çılgın mı. Ey okur, bu konuda ne düşünürsün? Bu bana, doğru olan anarşist yolmuş gibi geldi, o da şuydu: Ben insanlara ne düşünmeleri gerektiğini söylemek istemiyordum. Ben onlara, sadece düşünmeleri gerektiğini, İnsanlık tarihinde tekrarlanıp duran böyle küçük, ama aşırı olayları düşünmeleri gerektiğini söylemek istiyordum."
Anonymous'un sembol karakterinin bir anarşist olması, ayrıca incelemeye değer başka bir konudur. (Yunanistan'daki ekonomik krize tepki şeklinde sokağa inen hareketin anarşist karakterine ve Avrupa'da anarşizmin yeni bir rönesans yaşadığına da dikkat çekelim.)
Filmi yıllar önce seyrettiğimde pek ahım-şahım bir yan bulamamıştım. Anonymous olayı patlayınca yeniden izledim ve harekete ilham veren bazı ilginç noktalar dikkatimi çekti. Guy Fawkes maskesini sembol olarak seçenlerin nedenlerini anlamak bakımından film önemli.
1. Filmdeki 'V' (yani Guy Fawkes), İngiltere'de yaşanmış nükleer bir felaketten sonra kurulan faşist bir rejime karşı savaşıyor. V, yakalanıp bir toplama kampına tıkılmış ve üzerinde iğrenç tıbbi deneyler yapılmış. Yıllar sonra, ona bunu yapanlardan ve rejimden intikam alıyor. Buradan, tipin Anonymous'u ilgilendiren daha özel karakterine geliyoruz. karakteri, Robin Hood gibi veya Superman veya Batman gibi bir süper kahraman değil. V, rejimin savunucularını hiç acımadan öldürüyor ve üstelik bundan zevk alıyor. V, rejim taraftarı bu tiplere işkence bile yapıyor. Haydi bu bir yana. Filmde V, kendine yardım eden bir kıza, sırf onun sadakatini sınamak için işkence ediyor! Karşımızda, acımasız bir intikam mantalitesi var.
Çizgi romandaki V'den alınan bu "karakter" özelliği, Anonymous'un bugünkü hakim rejime/düzene saldırmaktan zevk alan ve buna bir de ad bulmuş olan ("lulz") mantalitesiyle uyumlu. 
2. Daha ilginç olanı, Guy Fawkes maskesinin, belli bir misyonu olmayan, ama güçlü bir itirazı sembolize eder hale gelmesi. Halk tipi anarşizm gibi birşey. Oldukça eski bir fügür olması ve topyekün red anlayışını sembolize etmesi dışında ille de iyi bir yana sahip değil Guy Fawkes -zira hümanist bir yanı yok. Çok tanınan itiraz sembolü olmak özelliği, geniş halk kesimlerine hitab edebilen aykırı -ama Apolitik- bir tip olarak benimsenmesini kolaylaştırıyor. 
3. Guy Fawkes'in anonim ve popüler bir hareketin sembolü olması, aslen maskesi üzerinden gerçekleşmiş durumda. Gerçek Guy Fawkes'in nasıl biri olduğunu kimse bilmiyor. Herkes, çizer David Lloyd'un çizgilerini kabullenmiş durumda. Hatta film de bu maskeye aynen sadık kalmıştır. 
Maskenin bir sembol haline gelmesi, aslında Anonymous'un popüler kültürle doğrudan ilişkili bir hareket olduğunun da kanıtı. Filmi seyredenler bilirler. Son sahnesinde polisler Guy Fawkes'ın peşindedirler, heryeri kuşatmışlardır ve onun kaçmasına artık imkan yoktur. İşte tam da bu aşamada ilginç birşey olur ve ahali, onunla dayanışmak için Guy Fawkes maskeleriyle sokağa iner. Sokaklar birden Guy Fawkes maskeli ve giysili insanlarla dolar. Guy Fawkes birden 'Anonim biri olur'.  İşte tam da bu olay, Anonimous'un Guy Fawkes maskesini benimsemesine neden olmuştur. O maskeyle sokağa inen Anonymous çevresi/kollektifi, aynı yüzün ardında anonimleşmiştir.
4. Guy Fawkes maskesinin bir sembol olması nedenlerinden biri beni çok güldürüyor açıkcası: Bu maskeyi herkes, köşedeki dükkandan/bakkaldan alabiliyor! 
Şimdi sıkı durun: "V for Vendetta" filmini üreten, dev Film firması Warner Bros, bu maskelerin bütün haklarına sahiptir. 19 santimetreye 21 santimetre büyüklüğündeki maskeleri, bu firma adına Rubie's Costume tasarlamıştır. Dünyanın neresinde üretilirse üretilsin, Warner Bros, maske satışlarından pay alır. Bir maskenin fiyatı, yaklaşık on Euro civarında. Böylece Anonymous çevresi, hiç itiraz etmeden, Warner Bros'a para kazandırmaya devam ediyor. "Kazandırıyor" diyoruz, çünkü (2006'dan beri) bu maskeden her yıl 100 bin adet satılıyor! Karşılaştırmak isterseniz, diğer maskelerin satış rakamlarına bakabilirsiniz (Batman maskesi her yıl en fazla 5 bin adet satılıyormuş mesela).
Anonymous'un sembolleri, birçok bakımdan eski protesto hareketlerinden farklı. (Anonymous çevresinin "Rules 1&2" kuralı da, "Fight Club" filminden alınmıştır) Yaptıkları gösterilerde siyah takım elbise giymeleri ve bayraklarında da siyah takımlı birinin bulunması buna örnek. Ben buradan yola çıkarak Anonymous'un, tam da neoliberal dönemlere özgü bir hareket olduğunu ve "Beyazyakalılar Sınıfı"na yakın durduğunu düşünüyorum.
Anonymous bayrağı, yukarıda ve aşağıda iki siyah çizgi arasında yeşil bir alan ve ortasındaki beyaz yuvarlak bir boşluktan oluşuyor. Boşluğun ortasında bir dünya, etrafında iki zeytin dalı ve dünyanın önüde siyah takım elbiseli başsız bir insan bulunuyor. Baş yerine bir soru işareti, bayrağı tamamlıyor. Şimdiye dek bilinen tüm örgüt/hareket bayraklarından farklı.
Bu çevrenin en önemli somut ortak paydasının 4chan forumu olduğunu söylemiştik. Ama artık bu sınırları da çoktan aşmış global bir fenomenle karşı karşıyayız...
Artık yeni bir direniş/protesto/mücadele formatı sözkonusu


Anonymous'un sosyo-ekonomisi ve yeni 'devrim' anlayışı...
Yeni protesto kültürünün somutlaşmış ifadesi olan Anonymous, bu adı kullanan çok sayıda grup, kişi ve sempatizanın birlikte (veya ayrı ayrı) hareketine verilebilecek bir ad olmasına rağmen, bir örgüt değil. Apolitik bir kökenden geldiği için de anonim olmayı, giderek siyasi bir kimlik haline getirebilmiş görünüyor. Anonim olmak, hem bir korkunun hem de yeni bir gücün işareti sayılabilir. Bu çevrenin aktivistlerinin hepsi, birer bilgisayar kurdudur ve eğitimli insanlardır. Büyük çoğunluğu çok gençtir. Ben bu haliyle Anonymous'u, (eski Sol değerlendirmelerden farklı olarak) tamamen yeni bir yere koyuyorum.
Eski tip Sol, "işçiler-köylüler"den bahsededursun, günümüz modern toplumlarının en kalabalık kesimini, "Beyaz Yakalılar sınıfı" oluşturuyor. Marx yaşarken böyle bir sınıf yoktu. Lenin yaşarken, küçük bir eğitimliler/memurlular sınıfının ortaya çıktığını, ama Lenin'in bu kesimle haklı olarak pek ilgilenmediğini biliyoruz. Daha sonra, Komünist Partisi'ni oluşturan eğitimli elitler/imtiyazlılar anlamında "Nomenklatura" diye bir hakim sınıf, SSCB'de ortaya çıktı, Hakim/imtiyazlı sınıf haline gelen bu "eski küçük burjuva" kesimin üst tabakasından bahsetmek, "sosyalist ülkeler"de tabu idi (Çin'de hâlâ tabu!). Fakat bu sınıfın "profil" kazanması ve dünyadaki diğer "Bayaz Yakalılar"a katılması, asıl 1989 sonrasında olmuştur, cünkü bu kesim kapitalizmin kendi konteksinde oluşan yeni (neoliberal) alanadaki yerine oturmuştur. 1970'li yıllardan itibaren sistemin motorunun finans kapital haline gelmesiyle birlikte gelişen "hizmet sektörü" (dükkan işletmeleri, esnaf vs. buna dahildir) kapitalizmin klasik konteksinde, kendine ancak "sanal" alanda yer bulabilirdi. "Beyaz Yakalılar sınıfı", esasen, sanal kapital dünyasının ürünüdür. Konunun daha ayrıntılı konuşulmaya ihtiyacı var. Ama Anonymous'un "Beyaz Yakalılar sınıfı"ndan çıkmıs görüntüsü, (2007'de patlayan) finans sektörünün kriziyle de ilgilidir elbette. 

Neoliberal dönemlerin en önemli sosyo-ekonomik gelişmesi, kalıcı işsizlik diye bir şeyin ortaya çıkması ve sistemden dışlanan kesimler/bölgeler olgusunun ilk kez cidden belirmesidir. Orta Afrika ve Asya'nın bazı bölgelerinde, üretemeyen/tüketemeyen, kapitalizmin terkettiği yerler ortaya çıktı, bazı yerlerde devletler buharlaştı. Katrina kasırgası olayıyla birlikte ABD dahil, sistemin merkez ülkelerinde de böyle "sistem dışı kalmış" kesimin olduğu görüldü. Bu kesimin en enteresan tarafı, artık sömrülememesidir! Ve buradan da yeni bir tür -klişeler ötesi- özgürlük anlayışının dünyaya yayılmasıdır. Anonymous gibi hareketlerin en radikal/aktif kesimini, "Beyaz Yakalılar sınıfı"ndan "Sınıfsızlar sınıfı"na geçmekten korkan eğitimliler oluşturuyor. Anonymous mantalitesinin, sistemden dışlanma tehlikesi altında yaşayan "Beyaz Yakalılar"ın apolitik standart hallerini terkedip politikleşmesiyle şekillendiği görülüyor. Bu haliyle Anonymous gibi avantgard hareketler, bizim burada tarif ettiğimiz yeni anti-kapitalist çabalar bütünü dahilinde yer alıyor. Daha önce (Radikal'de) yazmıştım: Sisteme karşı en yıkıcı, en tehlikeli ve böylece en devrimci kesim, sistemin dışında kalan "Sınıfsızlar sınıfı" dır. Fakat bu kesimin şimdilik, yıkıcılıktan öte bir fonksiyonu olamayacağı görünüyor. Anonymous çevresini, halen sistem içinde yer alan ama sistem dışına itilmek tehlikesini hisseden ve bu yüzden sistemde değişiklikler taleb eden, değişiklikleri de kendine özgü yeni anonim yöntemlerle zorlayan bir avatgard protesto haketi olarak görebiliriz. Buradan yola çıkarak, devrimin diğer, -yapıcı- yeni türünü de tarif edebiliriz: Bugün için devrim, dünyada koordineli bir dizi reformu dayatmak için yapılan ve evrensel değerlere dayanan aktiviteler bütünüdür -amacı da kapitalist sistemi tüm bileşenleriyle aşmaktır...


Yazının devamı için Bkz: "Anonymous'un örgütlenme biçimi, eylemleri ve siber savaş"