Sınırlarının farkına varmak


Başarıyla sonuçlanan sınavlardan sonra bunu kutlamak gerekir. Türkiye, başarılı bir sınav dönemini geride bıraktı. İslamcı neoliberallerin paradigma kapanış paniği, ve herşeyi kendi keyfine göre eğip-bükme kurnazlığı, Türkiye'den sonra bütün dünyada da hayretle karşılandı. Bunun sonucu, İslamcı neoliberallerin bundan böyle, Hamas'ın yanında marjinal bir hareket olarak algılanacak olmaları ve dünyadan ona göre muamele görecek olmalarıdır.

Şimdi, gene kısa süre içinde belirginleşecek başka bir dönemden geçilmektedir. Türkiye, hiçbir geleceğe sahip olmayan neoliberallerin yenilmeye doyamayan Abdül Nasır'a özenmeleri ve kendilerine Halifelik/Padişahlık yakıştırmalarının ardından bir "şeyh uçmaz mürit uçurur dönemi"ne şahit oldu. Bunun ardından Türkler, bu saçmalıklara bakarak -her bakımdan- kendi sınırlarını gerçekçi anlamda keşfetmeye doğru yaklaşabilirler. Bu çok sevindirici ve muhteşem bir geleceğe doğru atılan adımların işareti olacaktır. Çünkü Türkler kendi sınırlarının farkına vardıkları anda ve o sınırları şaşmaz/sağlam/güvenilir veri kabul ederek, etkilerini -herkesi şaşırtacak ölçüde- genişletecekleri uzun bir döneme gireceklerdir. Bu dönem başta BÜTÜN DÜNYA İLE BARIŞIK olunan bir dönem olacaktır. Bu dönemin; Hamas, Hizbullah, Sudan gibi islamcı taşdevri faşizmlerine "sempati" duymakla alakası olmadığı gibi, yeni dönemde sosyo-ekonomik hiçbir alternatif sunmayan içi boş "İslam" (yani islamcılık) söylemiyle de ilgisi yoktur. Yeni Dünya Düzeni'nin neoliberal ekonomisinin en vahşi/yolsuz biçimini uygulamaktan ve para/faiz/mal peşinde koşmaktan başka hiçbir özelliği olmayanların, kendi çıkarları için İslam dininin kutlu adını ağızlarına almaya da haklarının olmadığı anlaşılacaktır. Dünyada çok önemli ve saygın bir yer edinmek yerine, ekonomisiz/devletsiz çöllere kral olmaya kalkmak (hem de bu alternatifsizlikle, islamcı kuru laf kalabalığıyla!) ancak bir 'panik hali' ile açıklanabilir. Kültürünün/ufkunun/görgüsünün "seviyesi" sadece Ortadoğu'nun devletsiz/ekonomisiz sokaklarına ve Afrika'nın soykırımcılarına uyanların, geleceğin Türkiye'siyle uzaktan-yakından hiçbir ilgisi olamaz.

Yeni dönemin kaliteleri artık belirginleşmiştir. Yüksek insani değerleri ve nesnel eşleştiriyi daha da yükseltmek, yeni paradigmaya göre hareket etmek (yani -şimdilik- ekonomik krizi ciddiye alan nesnel bir yaklaşımla sorunlara yaklaşmak ve sorunları kültürcü Türk/Kürt/Müslüman/Laik benzeri kriterler üzerinden değerlendirmeye son vermek), kendine/keyfine göre hukuk yerine evrensel hukuku yükseltmek, nihayet güzelliği yeniden keşfedip yükseltmek, yeni döneme açılacak kapıları aralayacaktır.