Putin'in onuncu "Ulusa Sesleniş" konuşması Avrupa basınında

Rus Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'in onuncu "Ulusa Sesleniş" konuşması, içeriğinden ziyade tarzı açısından oldukça ilginç. Putin konuşmasında, Rusya'nın bir süper veya yerel güç olarak algılanmasını istemiyor ve alçakgönüllü tavrı ile, samimi barışçı bir perspektif sunuyor -ve bu haliyle kendini beğenmiş görgüsüz Türk muktedirlerinin tam zıddı bir tavır sergiliyor. Tam da Ukrayna, Gezi benzeri eylemlerle ayaktayken Putin'in tavrını nasıl okumak gerekir, Rusya yeni bir samimi demokratikleşmeye doğru mu gidiyor, -tüm bu konular, Avrupa basınında oldukça geniş bir yer tuttu ve Türkiye'de malesef yeterince önemsenmedi. Avrupa Basınının Putin'in konuşmasına yaklaşımı genellikle olumlu olmakla birlikte, özellikle Ukrayna nedeniyle sıkı eleştiriler de içeriyor.
Büyük Britanya'nın muhafazakar gazetesi The Daily Telegraph, Putin'in "Rusya binlerce yıldır etik değerlerin ve ahlakın savunucusudur" sözüne takmış. Haklı olarak Rusya'da adi suçların yüksekliğine, yolsuzluğa dikkat çekiyor ve bu yüzden birçok Rus işadamının ülkesini terketmesi üzerinde duruyor. Malul olduğu üzere zengin Rusların bir çoğu Londra'yı mesken tutmuş vaziyette ve bu sadece lüks tutkusuyla alakalı değil. Gazete, "Geleneklerle uyuşmayan Batılı değerlere karşı" çıkan Putin'in ahlak bekçiliğini kimsenin ciddiye almayacağını düşünüyor.
Liberal Fin gazetesi Etelä-Suomen-Sanomat, Rusyanın Batı etkisinden ne kadar çok korktuğunu konuşmasıyla gösterdiği fikrinde. Ukrayna'nın Rusya ile AB arasında bir mücadele alanı haline geldiği tesbitini yapan gazete, Ukrayna'nın Rusya'ya ait olduğu fikrinin aslında aşınmış olduğunu, zira Ortodoks Kilisesini "tipik Rus" sayan Putin'in Rus değerleri tanımının dış dünya için sorunlu olduğuna işaret ediyor.
Liberal Avusturya gazetesi Wiener Zeitung, Ukrayna'nın giderek Rusya'ya teslim olması ile Rusya'nın artan gücü arasında bir paralellik kuruyor. Ukrayna'nın kararının Avrupalı değerlerden yana, ama ekonomisinin Rus gazından yana olduğuna vurgu yapan gazete, korkunç yolsuzluk ve skandallara rağmen Rusya'nın adım adım dünya siyasi sahnesindeki eski yerine doğru ilerlediğini yazıyor.
Rusları iyi tanıyan Bulgarların günlük gazetesi 24 Chasa, Ukrayna iktidarıyla alay ettikten sonra, halkın güvenebileceği bir lider aradığını ve Putin'in Ukraynalılara böyle bir liderin profilini sunduğunu düşünüyor. Gazetenin fikri, "Putin, siyasi mücadeleyi kazanır" yönünde.
Estonya'nın liberal günlük gazetesi Eesti Päevaleth, Rusya'nın eski etkili zamanına geri döndüğü tezinde çıtayı daha da yükseltip, Putin'in açılışını yeni yaptığı Haber Ajansı Rosiya Segodniya özelinde, eski Sovyet devrine geri dönmeye başladığını iddia ediyor. Gazetenin baş yazısında Putin Rusyası ile Brejnev Rusyası birbirine benzetiliyor. "Bu yeni ajansın görevi, Rusya'dın dünyadaki yeni imajını pekiştirmek."
Avrupa basını, Rusya'yı -savaş olmadığı takdirde- bir tehdit/tehlike olarak algılamıyor, Avrupa'nın yumuşak gücünden emin. Rusya'nın daha muhafazakar bir çizgi çizen ama kendinden emin yeni tutumu, birçok dengeyi değiştirecek önemde. Türkiye'nin bir an önce Erdoğan ve İslamcı vasatizminden kurtulup, dünya politikasındaki yerini almalı. Ama İslamcı tahribatını tamir etmek zaman alacak. Türkler, ikinci sınıf bir ülke kalmalarının müsebbibi "Müslüman Muhafazakar" odunizminden kurtulmadan, dünyada ciddiye alınmayacaklar.