Kitabı, Berlin Teknik Üniversitesi'nin kampüsünde açılan bir sergiden almıştım ve herkes gibi ben de okumadım: Club of Rome'un yayınladığı "Die Grenzen des Wachstums" adlı rapor (The Limits of Growth), incecik incecik yazılmış bin sayfalık bir şeydi. Ara başlıklarının bir kısmını okumakla yetindim.
Bu kitap, 30 milyonluk satış rakamıyla, dünyanın en çok satılıp en az okunan kitapları listesinde herhalde bir numaradır. 1972 yılında yayınlanmasından çok sonra Türkiye'ye de geldiğini, ama ortada Sol falan kalmadığından, dar çevrelerin elinden geçip kütüphanelerde kaybolduğunu düşünüyorum.
Kitabın bir numaralı teorisi, başlığında da anılır ve Reel Sosyalist Blokun (ve Marksist-Leninist İdeolojinin) çöküşü ardından Batı Avrupa'da ve Amerika'da ortaya çıkan Yeşil Hareket'in ana fikri olur. Kapitalizmin "Sürekli Büyümek" ana fikrinin sürdürülmesi mümkün değildir. Kapitalizmin sonsuz büyüme anlayışı bir yerde, dünyanın/yaşamın sınırlarına dayanacaktır. Yeşillerin temel taşı, tuğla kalınlığında sert kitabın yazarları şimdi yeni bir kitap yazdılar.
Aradan 40 yıl geçti, kitabın yazarları bu kırk yıl hakkında ve gelecek hakkında ne der?
"The World 2052", bu sorulara yanıt veren, bilimsel bir çalışma.
Yeni raporda iki temel uyarı var: Biri İklimlerin Bozulması tehlikesi, ikinci Finans Kapital tehlikesi.
malumunuz üzere New York'a yapılan 11 Eylül 2001 saldırısından sonra, İklimsel bozulmaya karşı global önlemler alma girişimleri birbiri ardından pasifize edildi ve bitti. Ama sorun bitmedi -tam tersine. Kırk yıl önceki raporu hazırlayanlardan Norveçli ekonomist ve gelecek araştırmacısı Jorgen Randers'e göre insanlar (yani daha çok Batıda yaşayanlar), dünyadaki ormanların ve denizlerin absorbe edebileceğinden iki kat daha fazla Karbondioksit ve benzeri gazlar üretiyorlar ve bu azalmayıp artıyor. Bunun anlamı, zaten dikkat çekici ölçüde artan kuraklık, sel vb. aşırı hava koşullarının artacağı yönünde. Bunu zaten biliyorduk. Peki yeni olan ne? Yeni olan, salınımın 2030'da bir zirve yapıp azalmaya başlayacağını düşünüyorlar, çünkü bu tarihlerde hava koşularının yol açacağı felaketlerin, endüstri toplumunun işlemesini zorlaştıracağını düşünüyorlar. Atmosferdeki ısınmanın 2.8 derecelik artışı, 2 derece sınırının üzerine çıkmış olacak ve o yıllarda deniz seviyesi de tüm dünyada yarım metre yükselmiş olacak. Önümüzdeki 40 yıl içinde dünyanın çeşitli bölgelerinde yerel çöküşler de bekliyorlar.
Batı ülkelerinde zengin-fakir uçurumu artarken ve fakirlik derinleşirken, sonradan kapitalistleşmiş bölgelerde fakirliğin azalacağını söylüyorlar.
Kapitalist Büyümenin kendi sınırlarına ne zaman erişebileceğini de hesaplamışlar -ve daha ilginci, bile bile adım adım gelen bu felakete gençliğin devrimci isyanının nasıl ve ne zaman başlayabileceğini de tahmin etmişler!
Yeni raporda Carlos Joly, "Ekonomik Büyüme"nin en geç 2040'da duracağını, dünya nüfusunun da 8.1 Milyarı göreceğeni, bundan sonra düşüşün başlayacağını hesaplamış. Bundan sonra hem nüfusun azalmaya başlacağı hem de üretimin düşeceği öngörülüyor. Grubun Avusturyalı araştırmacısı Karl Wagner, 2020'lerde gençlerin ayaklanacağı global bir devrim bekliyor; genç neslin, tüketici mantığının geleceği karartmasına isyan edeceğini söylüyor. Beklediği anti-kapitalist devrimi, 1848'de Avrupa'daki "Feodalizme karşı yükselen" bilinçli bir harekete benzetiyor.
Bir mülakatta, büyük bir hayal kırıklığına uğradığını anlatan Jorgen Randers, 1972'de ilk raporu yazdıklarında, neredeyse dünyayı kurtardıklarına inandıklarını, dünya hükümetlerinin seslerine kulak vereceklerini sandıklarını söylüyor. Bunların hiçbiri olmadı...
Ama son 40 yıldan çıkarılan sonuç ne?
"İnsanlar, felaketleri görmeden, yaşamadan önlem almayacaklar. O yüzden, mütemadiyen tekrarlanan çok büyük felaketlere ihtiyacımız var" diyor Randers -ciddi ciddi. Yoksa tüm doğal sınırların aşılmaya başlandığı bu dönemin ardından, hele doğal dengenin bozulmasına kesin gözüyle bakılan 2020'lerde doğanın ne hale geleceğini kestirmek zor.
Randers, süreç içinde bütün bunlardan asıl sorumlu olanların, politikacılar falan değil, "bizzat biz" olduğunu anlamış. Zengin ülkelerde yaşayan insanlar ve onların yaşama biçimi -asıl sorun. "Dünyada bir milyar insan yaşam biçimini değiştirse" dünyaya hiçbirşey olmayacağına dikkat çekiyor. Asıl büyük sorun, "Gelişmiş ülkelerdeki yüksek CO2 salınımı". Ve yaklaşan kaçınılmaz felaketi önlemek için herkesin -tabii özellikle endüstrileşmiş zengin ülkelerde yaşayanların- bazı değişiklikler yapması gerekiyor. Bu konuda Randers'in verdiği örnekler de çok masum aslında: "Bir milyar insan yaşam tarzını değiştirip, mesela her on yılda bir yeni araba alsa, az yakan araba kullansa, enerji tüketimini üçte bir oranında azaltsa, ısınmak için daha iyi yalıtan pencereler kullansa, akıllı ısıtıcılar kullansa, daha az et yese..."
Felaketleri önlemek için bir tek şey öneriyor Randers: "Angaje insanlar olun!"
Kaynaklar:
Club of Rome, "Die Grenzen des Wachstums" 1972
Club of Rome, "The World 2052" 2012
Süddeutsche Zeitung'da Jorgen Randers ile Alex Rühle söyleşisi. 31.12.2012
Der Spiegel "Club-of-Rome-Bericht" 8.5.2012