James Cameron'ın filmini, sinemalarda gösterildiği ilk gece gördüm. -Bir perşembe gecesi gece yarısından sonraydı. Üç boyutlu görüntüler ve ışıktan oluşan o fantastik doğa tasviri, hele o hayat ağacı, uçuşan tohumlara benzeyen canlılar, ejderhalara binen Na'viler...
Konusu nisbeten zayıf olmakla birlikte, filmin tam bir görsel şölen olduğuna şüphe yok.
Beni filme asıl çeken, "Avatar" adıydı ve filmdeki Na'vi halkının mavi teni elbette...
Buradan, filmin "Avatar" sözcüğüyle ilgili olabileceğini, düşünerek gittim sinemaya. İlgiliydi... ama beklediğim anlamda spiritüel bir boyuta sahip değildi, ya da bu yanı oldukça zayıftı. (Ve çok Amerikan'dı!)
Sinemaya yeni bir boyut getiren bu film seyredilmeyip yaşanıyor ve bu haliyle adını kısmen de olsa hakediyor.
Film, çeşitli popüler bilim kurgu ve fantazi romanından etkilenmiş görünüyor. Adı "Avatar" olmakla birlikte, eski Yunan miyolojisinden çok sayıda ad ve sembol kullanılmış.
Hint kutsal metinlerinde "Avatar", biraz daha başka birşey, ve buna kısaca değinmek istiyoruz.
Hint kutsal metinlerine göre "Avatar", sır sahibi kişidir ve Sanskritçe, "Gökten inip aranıza karışmış kişi" anlamına geliyor ("Ava" Yukarıdan inen, "tr" sınırı aşan, bir halden diğer hale geçen anlamında). Hint yazıtlarına göre Avatar, günlük (sıradan "normal" insanın) bilinci açısından bakıldığında, sır sahibi (gizemli/garip) biridir. Eski metinlere göre, tanrısal bir emanasyon, yani tanrısal prensibin -zamana mekana göre- ifade bulduğu kişidir. Avatarlar hakkında en ayrıntılı tarifler ve bilgiler, Ramayana destanında (Bhagavad Gita'da) ve Bhagavata Purana'da ("Tanrı'nın eski kitabı"nda) bulunur. Bhagavata Purana'da zaten Avatarlar'ın yaptıkları/hayatları anlatılır (kitabın bugünkü hali için bkz.: Srimad Bhagavatam).
Avatarlar içinde en çok tanınanları Vishnu ve Krishna'dır. Krishna'nın adı, Sanskritçe "Kara/Siyah" anlamına geldiğinden, mavi tenli olarak tasvir edilir. Avatar filminin Na'vilerinin mavi rengi de, biraz Krishna'dan alınmış gibidir.
Avatar, peygamber olabileceği gibi, haberci, uyarıcı veya refakatçi falan da olabilir. Belli önemli olaylara ve büyük dönüşümlere önderlik veya eşlik ederler. Bhagavad Gita'da Krishna'nın tabiriyle, dönüşüm zamanlarında "İyi insanların korunup kötülerin helak olacağı zaman, inancın tazelenip yeniden yeşermesi için" Avatarlar bedenlenirler. Kutsal yazıtlarda büyük Avatarlar'ın, çağlar değişirken ortaya çıktığı anlatılır. Mesela Krishna, son demir çağı Kaliyuga devrine geçiş sırasında bedenlenmiştir. Gene kutsal kitaplara göre iki tür Avatar vardır. Bunlardan ilki, bir anneden doğan Avatarlardır. Diğerleri, anneden doğmayıp "hiç yoktan bedenlenen" Avatarlardır (Anupadaka). Tanrı'nın yaratıcı enerjisinin -belli zamanlarda ve konularda- üzerinde yoğunlaştığı Avatarlar, kutsal yazıtlarına göre, dönüştürücü bir güce/etkiye sahiptirler. Hint metinlerinde, Tanrı'nın Vishnu diye adlandırılan emanasyonunun, Avatar olarak on kez bedenlendiği belirtilir.
İçinde bulunduğumuz Kaliyuga dönemi süresince bedenlenen Avatarlar konusunda eski metinlerde kesin kayıtlar bulunmaz. Ama sonradan bazı yakıştırmalar yapılmıştır. (Mesela Buddha'nın o Avatarlar'dan biri olduğu söylenir.)
Avatar, bizzat Hint mistisizminde bile farklı kesimler tarafından farklı tarif edilir. Mesela bir kesim, Avatarlar'ın doğrudan Tanrı'nın bedenlenmesi olduğuna inanırken, bazıları da Tanrısal prensibin belli bir zamanda ve mekanda dünyadaki ifadesi/şekillenmesi sayarlar.
Filmde Avatar, insanların içinden çıkıp tamamen değişerek, bir Na'vi'nin bedeninde Na'vi halkına/ırkına önderlik eden kişi olarak ifade edilmiş. Avatar, kendi de insan olduğundan, insanları çok iyi tanıyor ve onların kolonyalist (modern!) barbar türüne karşı Na'vi'lerle birlikte savaşarak, insanlara karşı bir zafer kazanıyor. Tabii kutsal metinlerde anlatılan Avatar, kuru bir zaferden çok daha fazlasıyla ilgilidir. -Ama filmde böyle şeyler yok maalesef.