27 Haziran 2010, Dünyayı sarsacak günlerin ilki mi?..
Bu blog'un üçüncü sayfasındaki "21 Aralık 2012 ve değişim-dönüşümün irrasyonel kalitesi hakkında" başlıklı yazıda, bir sıçramadan bahsetmiştik. Bir tür doğal devrim olan bu durumun ilk örneğini 27 Haziran 2010 tarihinden itibaren görebiliriz. Bu dönemin genel/yoğun etkisi nisbeten kısa olmakla birlikte, altı aya kadar uzanan yoğun bir etkiye sahip olduğunu belirtelim. Yani bugünlerden başlayarak altı ay içinde dünyada çok büyük ve önemli değişiklikler yaşanabilir...
Bu kadarla kalmıyor. Bu dönem, en az 2014' kadar sürebilecek büyük bir değişim döneminin başlangıç tarihi sayılabilecek önemde...
(Bu olayların basında ilk elden mutlaka büyük haber değeri de olmayabilir elbette!..)
Ayın yirmialtısında ay tutulacak. Ve bir gün sonrasından itibaren, yeni dönemin kapısını açıp paradigmaları değiştirebilecek önemde olaylara şahit olmak mümkün...
O tarihten itibaren kısa kış aralıklarını saymazsak, 2014 e kadar neler olabilir?
Ruhsal değişiklikleri ve doğada olabilecek değişiklikleri saymazsak...
ABD'nin ve dünya ekonomisinin çökmesinden tutun da, ABD'nin atom roketleriyle vurulmasına ve Çin/Rusya tarafından işgaline kadar, şimdi sadece kötü Çin filmlerinde olabilecek herşey yaşanabilir... Yani olay, sadece bir-iki kriz ve herşeyin aynen devamı şeklinde olmayacak gibi görünüyor.
27 Haziran ve sonrasının, savaşın başlangıç tarihi olmaması için her türlü çabaya değer...
Değişimin mümkün olduğunca az acılı olabilmesinin tek şartı, her türlü sanal düşmanlıklara acilen son vermektir. Çünkü zor zamanda, dünya birbirine girerse, (mesela PKK/ZKK, dinci/minci konusunda) tek yasa işler: Kılıç yasası. Düzen, her türlü sanal düşmanlığın ötesinde, azami ölçüde de olsa işlemek zorundadır. Örgütlü işlemeyen sosyal yapı, insanların ortak mobil gücünü kırabilir. Yani artık tek ortak payda, Anadolu'lu ve İstanbullu olmaktır. Birlik ve kardeş olunmalıdır. Bunu kimlik/mimlik diye -hele böyle bir zamanda- sabote etmek düşünülemez ve buna asla müsamaha gösterilemez...
Şimdi, gerçek anlamda kardeşlik zamanıdır.
(Amaç, mümkün olduğu kadar çok 'Buralı İnsan'ı -firesiz olarak- 2014 sonrasına eriştirmektir. Öncelik, buralı Rumlar ve Ermenilerdedir elbette)
En istenmeyen şey, bu dönemde bir büyük savaş çıkmasıdır.
Onun yerine inşallah, çeşitli eski kaynakta konuşulan 'yeni bir boyut' ile ilgili birşeylerden bahsedebiliriz...
Umarız savaş olmaz ve savaş sözünü unuturuz...
Ve umarız, savaş olmadan Barış dönemi başlar!.
Artık hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağı kesin...
Herşeyin eskisi gibi kalmasını isteyenler, bu anlayışlarını daha şimdiden terketmeliler...
En büyük beklenti, 27 Haziran gününden itibaren, insanların kendilerine gelmelerini sağlayacak çok önemli olayların yaşanması elbette...
Bu süre zarfında -her ne olursa olsun- bir savaşın çıkmasını (gereğinde aktif müdahaleler ile) önlemek ve bu sürenin barışçı bir değişimin başlangıcı olmasını sağlamak gerekiyor...
Önümüzdeki bu kısa süre, son bir şans olabilir...
Bu şansı mutlaka iyi kullanmak gerekiyor...
Hızlı, kararlı, aktif, cesur ve örgütlü hareket edebilen, dayanışan bir toplum olmak gerekebilir...
Şimdi barış içinde mutlu ve güzel bir gelecek için mücadelenin zamanı...
Bu blog'un üçüncü sayfasındaki "21 Aralık 2012 ve değişim-dönüşümün irrasyonel kalitesi hakkında" başlıklı yazıda, bir sıçramadan bahsetmiştik. Bir tür doğal devrim olan bu durumun ilk örneğini 27 Haziran 2010 tarihinden itibaren görebiliriz. Bu dönemin genel/yoğun etkisi nisbeten kısa olmakla birlikte, altı aya kadar uzanan yoğun bir etkiye sahip olduğunu belirtelim. Yani bugünlerden başlayarak altı ay içinde dünyada çok büyük ve önemli değişiklikler yaşanabilir...
Bu kadarla kalmıyor. Bu dönem, en az 2014' kadar sürebilecek büyük bir değişim döneminin başlangıç tarihi sayılabilecek önemde...
(Bu olayların basında ilk elden mutlaka büyük haber değeri de olmayabilir elbette!..)
Ayın yirmialtısında ay tutulacak. Ve bir gün sonrasından itibaren, yeni dönemin kapısını açıp paradigmaları değiştirebilecek önemde olaylara şahit olmak mümkün...
O tarihten itibaren kısa kış aralıklarını saymazsak, 2014 e kadar neler olabilir?
Ruhsal değişiklikleri ve doğada olabilecek değişiklikleri saymazsak...
ABD'nin ve dünya ekonomisinin çökmesinden tutun da, ABD'nin atom roketleriyle vurulmasına ve Çin/Rusya tarafından işgaline kadar, şimdi sadece kötü Çin filmlerinde olabilecek herşey yaşanabilir... Yani olay, sadece bir-iki kriz ve herşeyin aynen devamı şeklinde olmayacak gibi görünüyor.
27 Haziran ve sonrasının, savaşın başlangıç tarihi olmaması için her türlü çabaya değer...
Değişimin mümkün olduğunca az acılı olabilmesinin tek şartı, her türlü sanal düşmanlıklara acilen son vermektir. Çünkü zor zamanda, dünya birbirine girerse, (mesela PKK/ZKK, dinci/minci konusunda) tek yasa işler: Kılıç yasası. Düzen, her türlü sanal düşmanlığın ötesinde, azami ölçüde de olsa işlemek zorundadır. Örgütlü işlemeyen sosyal yapı, insanların ortak mobil gücünü kırabilir. Yani artık tek ortak payda, Anadolu'lu ve İstanbullu olmaktır. Birlik ve kardeş olunmalıdır. Bunu kimlik/mimlik diye -hele böyle bir zamanda- sabote etmek düşünülemez ve buna asla müsamaha gösterilemez...
Şimdi, gerçek anlamda kardeşlik zamanıdır.
(Amaç, mümkün olduğu kadar çok 'Buralı İnsan'ı -firesiz olarak- 2014 sonrasına eriştirmektir. Öncelik, buralı Rumlar ve Ermenilerdedir elbette)
En istenmeyen şey, bu dönemde bir büyük savaş çıkmasıdır.
Onun yerine inşallah, çeşitli eski kaynakta konuşulan 'yeni bir boyut' ile ilgili birşeylerden bahsedebiliriz...
Umarız savaş olmaz ve savaş sözünü unuturuz...
Ve umarız, savaş olmadan Barış dönemi başlar!.
Artık hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağı kesin...
Herşeyin eskisi gibi kalmasını isteyenler, bu anlayışlarını daha şimdiden terketmeliler...
En büyük beklenti, 27 Haziran gününden itibaren, insanların kendilerine gelmelerini sağlayacak çok önemli olayların yaşanması elbette...
Bu süre zarfında -her ne olursa olsun- bir savaşın çıkmasını (gereğinde aktif müdahaleler ile) önlemek ve bu sürenin barışçı bir değişimin başlangıcı olmasını sağlamak gerekiyor...
Önümüzdeki bu kısa süre, son bir şans olabilir...
Bu şansı mutlaka iyi kullanmak gerekiyor...
Hızlı, kararlı, aktif, cesur ve örgütlü hareket edebilen, dayanışan bir toplum olmak gerekebilir...
Şimdi barış içinde mutlu ve güzel bir gelecek için mücadelenin zamanı...