Helmut Schmidt'in ardından...

Türklerin on Kasımı bu yıl Almanların da yas günüydü. Ülkenin bilgesi eski Şansölye Helmut Schmidt, büyük devlet adamları devrinin Almanya'daki son temsilcisi olarak 96 yaşında hayata veda etti. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeniden kurulan ülkenin ilk sosyaldemokrat Şansölyesi karizmatik Willy Brandt'dan 1974'de devraldığı görevi bambaşka bir tarzda, pragmatik ve reel politikanın hakkını vererek sürdürürken, pek sevilen bir politikacı değildi. Almanların gönlünde taht kuran duygusal Brand'dan sonra, kimilerince acımasız sayılabilecek bir soğukkanlılıkla politika yaptı. Schmidt, Solcu şehir gerillası Kızıl Ordu Fraksiyonu RAF ile mücadele ederken, tam bir kriz devri Başbakanı olduğunu kanıtladı ve bugün doğal sayılan bazı önemli kuralları da ilk kez uygulayıp ilkeleştirdi: "Teröristle pazarlık edilmez."
RAF, hapishanedeki önderlerini kurtarmak için İşverenler Sendikası Başkanı Hans Martin Schleyer'i 1977'de kaçırdığında ve genç Federal Almanya, tarihinin en büyük krizini yaşadığında o, bakanlar kuruluna başkanlık eden Şansölyeydi. Filistin Kurtuluş Örgütü FKÖ de RAF'in Almanya'daki eylemini desteklemek için bir Lufthansa uçağını Mogadişu'ya kaçırdı ve Schmidt, kararlılığını göstermek için, "Beni veya karım kaçırılıp, özgürlüğümüz karşılığında birşeyler talep edilirse, teröristlerle asla pazarlık edilmeyecek" diye yazılı bir emir verip Alman özel timlerini Mogadişu'ya gönderdi, GSG9 komandolarının bir tek rehineye bile zarar vermeden uçağa müdahale ederek herkesi kurtarmalarını da sağladı, ama Schleyer'i gözünü kırpmadan feda etti.
Helmut Schmidt, hayatının en zor günlerinden birini, cenaze merasiminde Schleyer'in dul eşinin yanında otururken yaşadığını ifade etmiş ve bu olayın etkisinden kurtulamamış. Pek sevilmeyen kriz politikacısı olarak koltuğunu Helmut Kohl'e bırakırken, değişmekte olan Almanya'da Yeşiller de tarih sahnesine çıkmaktaydılar. Schmidt de değişti, yaşlandıkça radikalleşerek Almanların kalbini kazandı. Almanya'nın Yugoslavya savaşına karışmasına, 11 Eylül 2001 sonrasında Kuzey Afganistan'da üs kurmasına, yurt dışında askeri maceralara atılmasına şiddetle karşı çıktı ve bu kadarla da yetinmedi.
Ruslara ve Çinlilere büyük saygı duyan, kendini Amerikalılara çok yakın hisseden Schmidt, bir taraftan da onlara karşı "Amerikan vahşihayvan kapitalizmi" gibi terimler kullanmaktan çekinmemiştir.
Schmidt'i büyük kılan, sosyaldemokrat cenahtan gelmesine rağmen, ülkesinin çıkaraları istikametinde partilerüstü bilge devlet adamı olarak radikal tavırlar sergilemekten çekinmemesi olmuştur. "Vizyonu olan politikacı doktora gitmeli" diyecek kadar katı gerçekçi, Ruslara ambargo koymak fikrini "Saçma" bulacak kadar da açık sözlüdür ve hayatının sonuna kadar da mentollü sigara içmeyi bırakmamıştır. Kurallara uymak konusunda adeta destan yazan Almanlar, "yoksa gelmem" diyen Schmidt'i dinleyebilmek için, toplantılarda sigara tellendirmesine hiç itiraz etmeden razı olmuşlardır.
Giderek karmaşıklaşan Dünyayı anlayıp analiz eden, samimiyetine ve aklına kesinlikle güvenilebilen, sözünü esirgemeyen tecrübeli bir eski Başbakana sahip olmak, her halka nasip olmaz. Gökyüzünde sabit kalıp yön bulmaya yardımcı olan yıldızlara şimdi daha çok ihtiyaç var, ama Helmut Schmidt Almanları yetim bıraktı ve Dünyadan ayrılırken yaşadığı çağın kapısını kapattı. Onun klasında politikacılar artık yetişmiyor malesef.