'Beşinci Güç' Sosyal Medya ve Gezi ruhunun vatanı

Adı bile, henüz bu alanın tam anlaşılmadığının ifadesi: Sosyal medya…
Türkiye'nin tarihini değiştirdiği konusunda her gün daha çok ikna olduğum Gezi Ruhu'nun doğduğu yer de, "Sosyal Medya" dediğimiz alan. Yani plansız programsız önderliksiz, yani eski Sol'un planlı programlı önderlikli yapısıyla alakasız -ve belki tam da bu yeni özellikleri sayesinde İslamcı rejim ruhunun ipini 19 günde çekebildi. Eski Sol böyle bir şeyi değil yapmak, buna teşebbüs bile edememiş, hayalini bile görememişti. Gezi olaylarında 11 Milyon Türk sokaklara indi.
Bu yazı, Gezi Hareketine destek ve beden sağlamak için çabalayan -hepsi samimi- sayısız Sol aktivistin Türkiye'nin geleceğine doğru aralanan kapıyı ardına kadar açmak çabasına bir katkı girişimi olarak algılanmalı. Yasama, Yürütme, Yargı ve Basın'ın ardından devreye giren 'Beşinci Güç' nedir? Ne olduğunu daha iyi anlarsak, Gezi'yi de, yeni liberter/anarşist Sol'un eski sosyalist ortodoks Sol'dan farkını da anlayabiliriz -ki bu şimdi çok önemli.
Bolşevizmle birlikte yeniden şekillenen eski Sol'un tarihi, bir "Komünist Partisi Manifestosu" ile başlar (Türkiye'de yanlış tanındığı gibi "Komünist Manifesto" ile değil). Marx ve Engels'in birlikte kaleme aldıkları manifesto, bir parti manifestosudur -ki, yeni Sol'dan ayrılan önemli özelliklerindendir, zira yeni Sol'un örgütlenmesi hiyerarşik değildir. Bu özellik ilk önce Avrupadaki Yeşil partilerde ortaya çıkmıştı ve bugün çok daha başka bir yerdedir.
"Sosyal Medya"dan ziyade "Sosyal Ağlar bütünü" demeyi belki tercih edebileceğimiz alan, pasif bir medya türü değil, aktif bir etkileşim alanı ve tabii aynı zamanda da medya. Bu alana -benim son üç yıldır kullandığım- Twitter'dan Facebook'a, Instagram'dan bloglara, Wikipedia'ya ve Web sitelerine kadar geniş bir alan dahil. Alışıldığı üzere "Sosyal Medya" demeye devam edeceğim alan, bir tek ortak paydaya indirgenemeyecek ve belli kollektiflerin malı sayılamayacak kadar geniş ve kapsamlı, ama gene bu alanda son yıllarda iyice belirginleşen bazı eğilimleri de göstermek gerek. Bu eğilimlerden ilki, benim Manifesto yazılarıma da ilham olan etik anlayışı. Bu mekanda herşeyi söyleyebilirsiniz ama insanlar arasındaki ilişkilerde belli bir adap vardır ve tüm düşünceleri/inançları kapsayan bu yeni etik'e kullanıcılar tarafından dikkat edilir. Uymayan dışlanır, bloklanır vs. Hatta böylelerine karşı kampanyalar da başlatılabilir. Vahşi orman gibi görünen bu sonsuz özgürlükler mekanında insanların kendilerine böyle bir sınır koymaları, kuşkusuz uygar bir durumdur. Protest bir genel yaklaşıma sahip, ezilenlere arka çıkan yanı küçümsenmeyecek oranda güçlü olduğundan, temel Sol mantaliteyle uygundur.
Beşinci Güç Sosyal Medya, çok hızlı hareket edebilen, hızlı tavır alabilen, hemen kendi arasında örgütlenebilen, bağlayıcılığı olmayan neşeli/eğlenceli kollektifler kurabilen aktif bir iletişim mekanıdır. Beşinci güç, özgün yapısıyla insanların grup/gruplaşma duygusuna da hitap eder ve en önemlisi buna rağmen özgün birey olmayı/kalmayı sağlayan özgür yapısını da korur. Bu özellikler, yeni Sol anlayışıyla da uyumlu, hatta onu üreten bir yapıya sahip. Eski Sol'un manifesto benzeri metinler etrafında örgütlenen parti anlayışı, parti programına bağlılık falan yeni Sol'da bulunmamaktadır -tabii bu "yeni Sol parti kurmaz" demek değildir, ama bu partiler asla klasik sosyalist Sol partiler gibi değildir, değişkendir ve hatta geçicidir -tıpkı Gezi isyanı gibi. Yeni Sol'a ev sahipliği ve vatanlık yapan Beşinci Güç Sosyal Medya, "kollektif" bile değil "konnektif"tir (yani iletişimseldir). Bu alanda bir değil binbir çeşit ideoloji, fikir, espri bulunur, bu nedenle yeni Sol da tek tip ideolojik bir yapı arzetmez, farklılıkları bir arada barındırır ve pluralisttir. Eski Sol ise kendi içinde homojen fikirlere sahip küçük gruplardan oluşan bir yapı arzeder. Yeni Sol, belli adabın ve pluralizmin garantörü seküler/laik temel ilkelerin geçerli olması koşuluyla herkese açık ve hoşgörülüdür. Ama asıl gücü, örgütlenme biçiminden gelir. Sosyal Medya örgütlenmesi, Yeni Sol'un da örgütlenme alanıdır ve anında dağılıp yeniden kurulabilir, konulara ve önceliklere göre yeninden örgütlenebilir. Bu haliyle anonim ve özgün bireyler olabilen tek tek insanlara azami özgürlük alanı sunar, onların açık olmalarına olanak tanır. Bu haliyle Sosyal Medya'da yaşayan ve kısaca Gezi Ruhu dediğimiz devrimci ruh, en iyi korunabilen ve en büyük partisiz/bedensiz Sol "parti"dir. "Konnektif" özelliği sayesinde, en büyük örgütsüz örgüttür.
Sosyal Medya'da yaşayan Gezi Ruhu, diğer partiler gibi, birilerinin kurduğu partiye dışarıdan katılınması şeklindeki yabancılaşmaya sahip değildir. Bu özelliği anlayamayan ve Sosyal Medya'da tek bir tartışma yürütmeyen Emrehan Halıcı'nın partisi de bu yüzden ölü bir internet sayfası olarak kalmaya mahkumdur. Sosyal Medya'da yaşayan Gezi ruhunu taşıyan bireyler, bir başkasının kurduğu partiye falan girmezler, kendileri istedikleri an o grupları kurarlar, bu özellik, yeni Sol'a da özgüdür ve benim "Doğrudan Demokrasi" diye adlandırdığım bir durumla ilgilidir.
Beşinci Kuvvet Sosyal Medya, tık sayısının ve anında aktif eylem yapabilmenin, bazen Hükümetleri bile düşürebilecek kadar büyük bir güç oluşturabildiğini sadece, Tayyip Erdoğan'ı dış seyahate gönderdiğinde anlamamıştır. Sosyal Medya aksiyonları, Nestle gibi dev firmaları dize getirip kafa kesenlere karşı Amerikan politikalarının sertleşmesini bile sağlayabilecek yaptırım gücüne sahiptir, çünkü Sosyal Medya aynı zamanda esasen A ve B sınıfı bireysel tüketici kesimin rağbet edip kullandığı mekandır ve bu anlamda Sosyal Medya kullanıcısının ekonomik gücü de küçümsenmeyecek boyutlardadır.
Yeni Sol'u bu vatandaki haliyle tanımlamaya bir adım daha yaklaşırsak, sosyalist ortodoks Sol'un kısıtlı "Sınıflar ve sınıf savaşı" ile uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı anlaşılır. Zaten global kapitalist sistemde bir sınıflar savaşından bahsetmek oldukça zordur (sınıflar teorisinin neden geçerliliğini yitirdiği konusunda bu blogdaki yazılara bakabilirsiniz). Yeni Sol'un esasen eğitimli orta kesimler tarafından taşınması da (ki bu da yeni bir şey değildir, eski Sol önderlerin tamamına yakını küçük/orta burjuva idi) postkapitalist dönemde sistemi değiştirmek istikametinde işleyecek kesimlerin her alanı kapsayabilmelerini sağlar. Çünkü eski Sol sistemi "sınıflar savaşı" ile değiştirmeyi düşünmüş, aynı sistemin farklı bileşenlerin birbiriyle savaşabileceklerini düşünmüştür, ama işçilerin neden Sağ kapitalist partileri seçtiklerini açıklayamayıp marjinalleşmiştir. Mekanı/örgütü Sosyal Medya'da olan Yeni Sol, sistemi, işçisi patronu beyazyakalısıyla bir bütün sayar ve tüm kesimlerin gönüllü katılımıyla sistemi aşmak istikametinde hareket eder, bu özelliğiyle eski Sol'la arasında ciddi farklar vardır ve gene bu özelliği sayesinde toplumun istisnasız her kesimi ve kişisine ulaşabilir, konuşabilir, onları mobilize edebilir.
Beşinci Kuvvet Sosyal Medya'da yaşayan Gezi Ruhu, bu mekanın ve Yeni Sol'un özelliklerine uygun olarak önderlik tanımaz. Önderlik, kanaat önderlikleri şeklinde ve genellikle geçicidir ve tabii genellikle anonimdir. Bu yolla Sosyal Medya önemli bir tamamlayıcı faktördür aynı zamanda. Sivil Toplum kuruluşları ve partileri, belli kampanyalar ve eğilimler istikametinde kullanabilir. Günümüzde STK'ların Sosyal Medya eğilimlerini iyi takip etmeleri de bu yüzdendir. Muazzam bir sosyal güç potansiyeline sahip Sosyal Medya, bir STK'yı vezir de rezil de edebilir. Tabii STK'ların Sosyal Medya'da ateşlediği kampanyalar da olabilmektedir.
Türkiye'de Sosyal Medya, özellikle yazılamayanların yazılması, "nazik" bilgilerin yayınlanıp siyasi iktidarın eleştiri bombardımanına tutulması, bu haliyle politikaların her gün bir çeşit "güvenoyu" sınavına sokulmasını sağlamıştır. Sosyal Medya'nın -resmen pek kabul edilmeyen- gücü, uluslarötesi bir özellik taşıdığından, dolaylı ama çok etkili olmuştur. Sosyal Medya'nın (işine geldiği üzere) bu kadar hafife alınmasının nedeni, günümüzün toplumlarındaki siyasi erk tanımının yeni duruma adapte olamamasından kaynaklanmaktadır. Türkiye'de bu konuda hiçbir tartışma yok, eh Dünya'da da pek tartışıldığını söyleyemeyiz. Siyasi erk ile ilgili klasik model, etki-tepki prensibine göre işler ve bu model, Sosyal Medya'daki "konnektif" ilişkikeri ve bunlardan doğan siyasi erk ve yaptırım gücünü tarif etmekte yaya kalır. Açık net ilişkiler ve bunların tarifi/savaşı falan, eski Sol'un da ihtiyaç duyduğu bir şey. Ama bu blogda önümüzdeki günlerde okuyacağınız "Yeni Sol ve onun Neo-Realist felsefesi"nin çok yönlü bakış açısıyla yaklaşmadan, Sosyal Medya'nın çok boyutlu etkisini ve Güç'ünü anlamak da zor. Sosyal Medya da, Yeni Sol da, Gezi Ruhu da, linear düşünce ve nedensellik (Causality) prensibinin netliğine sahip olmayan bir yeni felsefe/yaşam biçiminin ürünü. Bu özgün karmaşıklık, islamcıların ilkel aklına göre "anlaşılmaz"dır ve öyle kalması da iyidir, ama bu "karmaşıklığın/bilinmezliğin" gücü, Yeni Sol'u eski Sol'dan güçlü ve tahmin edilemez bir pozisyona getirmektedir ve özellikle islamcı odunizmini aşmak konusunda "üzerine düşen görevi" yerine getirmeye devam edecektir. Sosyal Medya'yı güçlü ve etkin kılan özelliklerinden biri de asimetrik yapısıdır. Gezi isyanı sırasında Sosyal Medya'da yaşanan asimetrik "mizah saldırısı" bile, ne kadar etkili olabildiğini defalarca göstermiştir.
Beşinci Güç Sosyal Medya, bu -henüz- tam "tanımlanamayan" gücünü en iyi, STK'ları ve Siyasi Partileri ve Parti gruplarını mobilize edebildiği aşamalarda göstermektedir. Bu yeni özellikler, bu aksiyonlara katılan insan çeşitliliği anonimitesi ve bireyselliği, Yeni Sol'un yükselen gücüne güç katmayı sürdürecektir. Sosyal Medya bu aksiyonlarda, büyük örgütler ile bireylerin ve küçük gruplaşmaların birleşerek çok büyük bir Güç üretmelerini sağlıyor. Sosyal Medya'nın geleceği, bu büyük parlamenter örgütler ve STK'lara yön vermek olabilir. Bu özelliğiyle Sosyal Medya, çok geniş bazlı horizontal bir özyönetim anlayışını da geliştirebilir -ki bu özellik, tipik bir özgürlükçü/eşitlikçi Sol anlayıştır aynı zamanda. Sosyal Medya'da üretilen siyasi Güç, merkezi değil geniş tabanlıdır ve kurumsal merkezlere sahip değildir. İşte onda olmayan bu merkezleri oluşturup demokratik kararlara ve eğilimlere dönüştürmek de, Yeni Sol'a özgü yeni siyasi kurumların işi olacaktır.