Dünya, çok kısa bir süre zarfında, sorumsuzca operasyon yapan gizliservisler ve onların kriminal dinleme/gözetleme programları hakkında çok şey öğrendi. Gizli servisler bazen bile bile yüksek makamlardaki politikacıların veya kamunun kendilerini kontrol etmesini önlemeye çalışıyorlar. NSA ve GCHQ en kötü suçlular gibi görünseler de -yayınlanan son dokümanların gösterdiği gibi- kitlesel dinleme/gözetlemenin global bir sorun olduğunu ve global çözümler gerektirdiğini unutmamalıyız.
Böyle programlar sadece özel hayatı tehdit etmekle kalmaz, düşünce özgürlüğünü ve açık toplumları da tehdit eder. Casusuluk teknolojisinin varlığı, politikayı belirlememeli. Yasalarımız ve değerlerimizin, dinleme/gözetleme programlarını sınırlandırması ve insan haklarını koruması, Bizim ahlaki sorumluluğumuzda.
Toplum bu sorunu, ancak, bilgi mahremiyetine de aldırmayan açık ve nesnel bir tartışmayla anlayabilir ve kontrol edebilir. Kendilerini ifşa edilmiş gibi hisseden, kitlesel dinleme/gözetleme sistemlerinin açığa çıktığını düşünen Hükümetler, bu tartışmayı bastırmak için, hiç yaşanmadık türde bir kovuşturma başlattılar. Gazetecileri korkuttular ve açıklanan gerçekleri kriminalize ettiler. O aşamada kamuoyu, bu ifşaların yararını ölçecek durumda değildi. Kendi Hükümetlerinin doğru kararlar almasına güveniyorlardı.
Bugün bu güvenin yanlış olduğunu ve kamunun yararına olmadığını biliyoruz. Engellemeye çalıştıkları tartışma, şimdi dünyanın bütün ülkelerinde yapılıyor. Ve zarar vermek yerine, ifşa edilip kamuya malolan bilginin yararı, toplum tarafından anlaşılıyor, çünkü şimdi siyasette, denetimde ve yasalarda reformlar önerilecek.
Vatandaşlar, toplumu ilgilendiren tayin edici önemdeki bilgilerin bastırılmasına karşı mücadele etmeliler. Gerçeği söyleyen, suç işlemiş olmaz.
Edward Snowden