Şu anda okul çağındaki çocuklar, İnternetin en olağan şey sayıldığı bir dünyaya doğuyorlar ve internet öncesi diye bir çağ yaşandığını düşünmekte zorlanıyorlar. Ve bu yazıda İnternet'in insanları önemli ölçüde değiştirmeye başladığını, hatta eskisinden farklı bir insanın doğmakta olduğunu iddia ederken, bir taraftan da her türlü yeniliğe karşı çıkan klasik muhafazakar anlayışa değinmeliyim.
Jonathan Franzen, internete eleştiri getiren en tanınmış adamlardan biridir. Mesela internet kullanan insanların, entelektüel çöp ile özlü bilgiyi birbirinden ayırma yeteneğini yitirdiklerini söyler. İnternetin zararları konusunda yirmi yıl kadar önce bol "materyal" bulunmaktaydı. İnternetin aptallaştırdığı söylendi, insanlarda derinliği azalttığından dem vuruldu, stratejik düşünmeyi kötü etkilediği, gençlerin karmaşık metinlere konsantre olmalarını önlediği iddia edildi. Ama son yirmi yıllık internet devri ve kuşağı -ki bunu 90 kuşağıyla başlatabiliriz- bambaşka olumlu/pozitif sonuçları da şimdiden göstermiş bulunuyor:
Yepyeni bir katılımcı demokrasi ve politikacıları denetleme kültürü, internet üzerinden oluştu. Toplumsal tartışma/konuşma kültürü değişti, bu konuda hızla 'nezaket' ağır basmaya başladı (zira mesela özellikle İslamcılar arasından çıkan) küfürbazlar, hemen dışlanmaya, internet toplumunun dışına itilmeye başlandı. Toplumsallaşmanın ve iletişimin 'herşey' haline geldiği yeni internet devrinde, bu alandan dışlanmak, büyük bir ceza halini aldı, bu nedenle bazı (yazılmamış) kurallar belirmeye başladı. Kısacası -hiç abartmadan söyüyorum- düşünme ve hareket biçimi, sosyal toplum anlayışı, şirket/iş (sisteme göre: para/meta/üretim/tüketim) ilişkileri, hepsi değişiyor ve hepsi -kapitalizmin sistemsel bir kriz yaşadığı döneme denk gelmiş vaziyette- oldukça hızlı yaşanıyor. Gezi gibi, Tahrir gibi, Occupy Wall Street gibi halk hareketleri internette doğuyorlar ve doğmaya devam edecekler -yani "bu daha başlangıç!" Gelişmelerin hızı nedeniyle, yaşananları 'Devrim' sayabiliriz.
İnternet, düşünme biçimini etkiliyor, çünkü çok daha kısa sürede çok daha fazla enformasyona maruz kalan insan seçici olmayı, birçok konuyu bir bakışta kavramayı ve sezgilerini daha efektif kullanmayı öğreniyor. Aynı anda çok daha fazla konuyla ilgilenmek melekesi gelişiyor. Modernleşmenin ilk dönemi, okur-yazarlığın yaygınlaşmasıydı, ikinci aşaması eğitimin yaygınlaşması ve kompleksleşmesiydi. Günümüzdeki aşamada insanlar düşüncelerini yazıyla ifade etmeyi ve özgür bilgi toplamayı, bunları kendince kategorize edip yenilerini üretmeyi öğreniyorlar. Ve bu yeni aşama, özgürlükle ilgili bir aşama, o yüzden de kısıtlamalara karşı büyük tepki veriyor.
Yeni bir toplumsal iletişim dili ve etik oluşuyor. İnsanlar, dünyanın öbür ucundaki insanlarla bile konuşabiliyorlar ve bunu belli bir üslup çerçevesinde yapıyorlar. Diller farklı olsa da, üslup üzerinden herkes birbiriyle konuşabiliyor ve bu üslubu bozup, internette oluşan yeni etik anlayışına uymayanlar, uyarılıyor veya son çare olarak takip listelerinden siliniyor. Kurallar kendiliğinden, teamüller sonucu oluşuyor, henüz yazılı kurallar yok, ama yakında olabilir.
İnternette oluşan diğer konu da adalet. Ezilenler destekleniyor, düşenler kaldırılıyor, devletlerin/hükümetlerin adaletsizliğine topluca yeni tip protesto türleriyle direniliyor. Olay global bağlantılı ve herkesin birbiriyle ağ şeklinde iletiğimi üzerinden oluşan dev bir ağ gibi. Bu ağ, yeryüzünü kaplıyor.
Internet üzerinden bilgi ve iletişim sonucu ortaya çıkan bu durumun en önemli özelliği gerçek bir demokrasi ve eşitlik. Toplumu demokratikleştiren ve adalet/ahlak, angajman, devleti denetlemek gibi birçok özelliğiyle Sol bir tınıya sahip. Bu özelliğiyle internet, içinde yoğun olarak yer alan herkesi, Sol değerlere daha açık hale getiriyor.
İş konusu, ileride nasıl bir seyir izleyeceğini bilemediğimiz daha farklı bir mecraya doğru ilerliyor. Kapitalizme özgü para/meta ilişkilerinin kategorik bir krizle yüzyüze olduğu günümüzde, sistemin icad ettiği "şirket" adını verdiğimiz örgütlenme türü de değişiyor. Üç boyutlu yazıcılardan, artık akla gelebilecek her türlü aracın evlerden üretilebileceği yeni bir döneme girmek bir yana, üretim anlayışının da radikal bir şekilde değiştiğini görüyoruz. Kapitalizmde sistemin işleyebilmesi için mümkün olduğunca çok üretilmesi ve üretilenlerin daha pahalıya satılması esastır. İnternet toplumunda tersine gelişen bir trend var. Mesela Çin'deyken görüp uçmuştum: Ülkedeki tüm DVD'ler ve Müzik CD'leri kopya. Tamamı! Aklınıza gelen her filmi, gayet düzgün -hatta lüks- kitapçılarda/plakçılarda, orjinalinden ayıramayacağınız kadar iyi paketlerde alıyorsunuz ve tabii oldukça ucuza. Eskiden kitap yazıp bundan geçinenlerin yerini, yazdıklarını konuşmak için davet edilen yazarlar alıyor. Müzisyenler plaklarla değil konserlerle para kazanıyorlar. Ve üretim tekeli, belli büyük firmaların elinden çıkıyor. Benim de izlediğim ve televizyondan çok daha kaliteli tartışma blogları var. İlgilendiğiniz konuda, konunun uzmanı farklı kişilerin tartışmalarını canlı veya sonradan internetten izleyebiliyorsunuz.
Bu değişimde dikkat çekici olan başlıklardan biri, -ki üzerinde ileride de çok konuşulacaktır- insana bakışın değişmesi. Eski anlayış, insana bir makina olarak bakıyordu/bakıyor. Demokrasinin hem işleyişi hem de formatı değişiyor. Artık "Doğrudan Demokrasi" (veya "Katılımcı Demokrasi") diye birşeyden söz ediyoruz ve bu internet sayesinde olabiliyor. Sistemin denetlenmesi olanağı ve imkanları artıyor, hiçbirşey gizli kalmıyor. Bu önce küçümsenmişti, ama YouTube'de bir meydanda balyozla kendi BMW otomobilini, firmayı protesto etmek için parçalayan adamın filmi iki miyon kişi tarafından seyredilince, bunun etkisini de daha iyi anlıyorsunuz. Tüketicinin aktif bir şekilde ürünleri boykot etmesi veya desteklemesi gibi yeni etkili demokratik tepki türleri doğdu. Gezi protestoları dairesinde, hareket hakkında ileri-geri konuşan ve desteklemeyen sanatçıların tam bir yıkım yaşadığını görüyoruz.
Ve oldukça geç olmasına rağmen Türkiye'nin muhafazakar muktedirleri de internetin önemini anladı, kitle halinde kaba-saba küfürbaz sosyal medyaya doldu ve sadece biriki ayda yokoldu, etkisizleşti. Doku uyuşmazlığı hemen görüldü. İnternet kullanan toplumların gençliği, eskisinden çok daha özgürler ve Gezi'de de gördüğümüz gibi daha yaratıcı ve akıllılar. Konu hakkında daha çok konuşacağız.