Yeni nesil belki bilmez ama bir zamanlar ABBA diye isveçli bir pop grubu vardı ve rekor denecek uzun süreler şarkı listelerinin en başında yer almıştı. Kurucularının adlarının başharflerinden esinlenen ABBA grubu 1972'de doğdu. Agnetha Fältskog ve Anni-Frid Lyngstad şarkıları söyler, erkekler Benny Andersson ve Björn Ulvaeus de piyamo ve gitarla onlara eşlik ederdi. Daha önce İsveçli hiç bir grup, dünya pop listelerine girememişti. Eurovisyon şarkı yarışmasını ABBA İsveç adına "Waterloo" şarkısıyla kazanınca, ABBA devri başladı. Mamma Mia, Fernando, Dancing Queen, Money Money Money, hala dinlenen şarkılarının sadece en tanınmışları. En son 1992'de "ABBA Gold" albümünü çıkardılar, şarkılarından ikisi baz alınarak müzikal filmler çekildi, ama ABBA yaşlandı. Yeniden bir konsere çıkacak fiziğe sahip oldukalrını düşünmüyorlar malesef, ama onların bu çekincelerine bir çare bulundu ve bu çare, gelecekte bir çok sahne sanatçısının nasıl ölümsüzleştirilebileceği hakkında yüksek teknoloji ürünü ilk örneği sunuyor.
Londra'da ABBA konseri. Salon dolu. Sahne açılıyor ve ABBA sahneye çıkıyor. Sinemadaki "Star Wars" kültünün yaratıcısı George Lucas'ın çalışanlarının inanılmaz yoğunluktaki çabası sonucu ABBA, 160 kameranın ABBA'nın dört üyesini her açıdan çektikten sonra ekranda gençleştirip, karanlık salonda dünyanın en büyük projeksiyon sistemi ile 65 milyon piksellik görüntüyle gerçek boyutlarıyla sahneye çıkınca, salon neredeyse yıkılıyordu. 1981'deki görünümlerine göre "güncellenen" ABBA, şarkıları sahiden de söyledi, ama görüntüleri gençliklerine "tercüme" edildi. Ayrıca fonda şarkılara uygun dekorlar devreye girdi ve konser, ABBA'nın en başarılı konserlerinden biriydi. Yeni değerler üretmekte zorlananlar için eskileri yeniden yüceltmek, geçici de olsa bir çözüm ama bir gerçeği değiştiremiyor: İnternet öncesi çağın yıldızları ile günümüzün megapikselli sanatçıları arasında sahici ilgi farkı var.