Çin'de bile engellenemeyen özgürlük talepleri (5)


Pandemi sonrasının yeni koşullarında öne çıkan özgürlük fikri ve talebi, yepyeni ifade biçimleri ile her yerde görünür hale geliyor. Önümüzdeki yüzelli yılı belirleyecek nitel mental değişim ve onun sistemsel/yaşamsal ifadeleri, İran'dan sonra Çin'de de görünüyor.

   Çin'in güçlü lideri Xi Jinping, 'Sıfır-Covid' politikası ile büyük bir başarı kazanmış, pandeminin en etkili olduğu dönemde Dünyada örnek gösterilmişti. 2022'nin Kasım ayında Covid vakaları yeniden görülmeye başlayınca, Çin'de aynı Covid politikasına geri dönülerek çok sert uygulamalara geri dönüldü. Karantinadaki insanlara doktor, itafiye gibi yaşamsal hizmetlerin ulaştırılmaması gibi olaylar bu kez tepki çekti.

   Çin'de protesto eylemleri genellikle yerel gösteriler şeklinde olur, yerel yolsuzluklar veya haksızlıklar eleştirilirken, bir taraftan da Çin Komünist Partisi'ne bağlılık mutlaka ifade edilir. 1989'daki Tienanmen gösterileri dışındaki gösterilerin özelliği hep böyleydi. Bu kez gösteriler ülke çapında. Ülkede "resmen" fikir ve basın özgürlüğü mevcut, ama basın ve sosyal medya öyle sıkı kontrol edip denetleniyor ki, mesela günümüzün Çin Z kuşağı, bir zamanlar Kültür Devrimi gibi binlerce insanın öldüğü bir olayın olduğunu ne okulda öğreniyor ne de internette ve sosyal medyada okuyabiliyor.

   Çin halkı, modernleşen her halkın yaşadığı aşamalardan geçti. Yoksul bir halk önce kendi açlığı-tokluğuyla ilgilendiğinden demokrasiye önem vermez. Demokrasi isteği, belli bir refah seviyesine ulaşmış kesimlerde ortaya çıkar. 1990'lı yıllardan itibaren refah, Çin'de ulaşılabilir hale geldi. Günümüzde, yüzlerce milyon Çinli, müreffeh yaşıyor ve bunu tüketici alışkanlıklarından izlemek de mümkün. Çin'de lüks, ilk elden iyi yemek demektir. Muhteşem Çin mutfağı, tüketimin ilk kalemini oluşturuyor. Oraya en son gittiğimde "Deniz hıyarı" yemek modaydı ve ithal bir üründü. Hem bu kadar müreffeh bir halk olacak, hem de bunlar demokrasi istemeyecek... işte bu mümkün değildi. Nitekim gösterilerde, hem "Demokrasi" hem de "Tek Parti yönetiminin sonu" talep ediliyor ve bunlar ülke çapında yapılıyor.

   Twitter, Facebook, Wikipedia ve daha bir çok -Türkiye'de herkesin ulaştığı- site yasaklı. Onların yerine Twitter'ın Çin versiyonu Weibo ve WeChat var. Sosyal medya yapay zekayla o kadar sıkı denetleniyorlar ki, protestocuların bu gösteriler sırasında o denetimi aşmaları ve protestoların devlet kontrolündeki sosyal medyada bile yayılması, yetkilileri oldukça ürkütmüş görünüyor. Yapay zeka belli kelimelere tepki verdiğinden, göstericiler söylemek istediklerini -kendi uydurdukları- sözcüklerle ifade edip yasakları aşıyorlar. Mesela Başkan Xi'nin adı yerine "Muz kabuğu" yazıyorlar, Çince aynı işaretler kullanarak yazıldığından, okuyan hemen kimin kastedildiğini anlıyor. Çinliler, Dünyanın en kalabalık ve en dinamik internet ağına sahipler Birmilyardörtyüzbine yakın internet kullanıcısının yüzde otuzu VPN kullanıyor. Çin bu VPN imkanlarını düzenli olarak kapatmasına rağmen yenileri açılarak yapılıyor.

   Mao'dan sonra ülkenin en güçlü ikinci yöneticisi haline gelen Xi döneminde, yoğun dijital kontrol altındaki bir halkın böyle tepkiler verebilmesi hiç beklenmiyordu. Pandemi sonrasında daha da belirginleşen yeni özgürlük taleplerini engellemek artık Çin'de bile mümkün olamıyor. Özgürlük ve Demokrasi talepleri, 20'inci yüzyılın ideolojik soyut söylemlerinden farklı olarak, eşitlikçi bir ekonomi ve buyurgan otoriter yönetimlerin iptali talebini öne çıkarıyor. İnsanlar kendi hayatlarının devlet otoritesi tarafından tanzim edilmesine karşı çıkıp, kendi istedikleri gibi şekillendirmek istiyorlar. Halkı ikna etmeden, yukarıdan aşağıya buyurgan yöntemlerle gelen dayatmalar büyük tepki görüyor. Günümüz şartlarında özgürlük taleplerini şiddetle bastırmak, ateşe benzin dökmek etkisi yapıyor.

   Tarih insanlığı, otoriter yolsuz plütokrasilerin hayat bulamayacağı yeni bir yere doğru yönlendiriyor ve gidişatı engellemek pek mümkün görünmüyor.