İllüstrasyon: Bijou Karman |
İçinde bulunduğumuz 2008-2024 Dönemini kendi içinde, galiba üçe ayırabiliriz. Bunlardan ilki 2008-2012 dönemi -ki Türkiye için fırtınanın gözüne doğru ilerlenen bir tür ''demontaj'' dönemiydi ve en önemli olayları, kuşkusuz önce 'Kapitalist sistemin kategorik krizi'nin başlayıp 'Postkapitalist Paradigma'nın devreye girmesiydi. İnsanlık tarihi için büyük önem taşıyan sürecin gelişini 2007'de, kriz başlamadan önce yazmaya başladım, Konstantiniye Notları da 2007'den itibaren bu konuya sıklıkla değindi. Türkiye açısından TSK'deki Kemalistlere karşı yürütülen tasfiye hareketi, 2011 Mart'ından itibaren başlayan Suriye Savaşı ve 'Yeni Osmanlı' saçmalığı en önemli siyasi olaylardı. Neolibralizme has ''Kamu malı talanı'' bazlı vahşi kapitalizmin ve kimlikçi paradigmanın zayıflamakta olduğunun hissedildiği dönemdi...
2013'de başlayıp 2016 Darbe Girişimine de uğrayarak 2018 sonuna kadar süren en cıvcıvlı dönemin herkes için ne kadar büyük bir sarsıntı hatta çalkantı demek olduğunu uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Ama bu dönem, Sağı-Solu dîni ve ideolojileriyle eski değerleri temsil eden 'Eski Türkiye'den mental kopuşun yaşandığı aşama olması açısından büyük önem taşıyordu, aynı zamanda Yeni Türkiye'nin ''Gezi''de görünmesi, tarihi bir dönüm noktasına işaret ediyordu. Benim eski Türk (ve tabii Çin) takvimine göre Şubat ayında başlatmayı tercih ettiğim 2019 yılı ile başlayıp 2025'e ermeden sona ereceğini düşündüğüm son aşamadan artık bahsedebiliriz, çünkü burada, -kulaklara hâlâ ''ters'' gelse de- ''Kapitalist sitemin mental anlamda sonu''ndan bahsetmek gerekiyor...
2019 öncesinde yoğun ve aktif totaliter bir baskı sözkonusuydu ve bu, acımasızlığa karşı 'Cesaret'le direnmek ve enerjik olmak zorunluluğuyla ilgili bir durumdu. Gerçi hâlâ büyük ölçüde öyle, ama bu baskının azaldığı ve acıtıcı etkisini Mart sonundaki Yerel Seçimler'den itibaren belirgin ölçüde yitirmeye başladığını görüyoruz. Etkinin daha da azaltacağını söylemek mümkün, çünkü Türkiye'de muazzam bir ''Değerler değişmi'' yaşanıyor ve yükselen yeni değerler bu tip baskıları onaylayan türden milliyetçi/islamcı/vs değil. Bu önemli fenomen, sadece iktidar-muhalefet hikayesi gibi bir ''varolan siyasi yaklaşımların bütün içinde iktidarla muhalefetin yer değiştirmesi'' türünden şekilci bir değişim değil. Ondan çok öte, etkisi, sürecin sonuna kadar sürecek ve (2025'den itibaren) bir sonraki önemli döneme geçişi gerçekleştirecek partiler ötesi bir zihniyet değişimi ve o yüzden de 2019 yılı bu değişmin kalıcı bir şekilde ifade bulduğu ilk yıl. Bu yeniliği hafife alan ve buna karşı şeytana pabucunu ters giydirmeye kalkmayı deneyecek her türlü komplotik ''girişim''in kesinlikle ters tepeceğini ve -yoğunluğu ölçüsünde- yapanın aleyhine işleyeceğini yeniden vurgulamak gerek. İktidar dahil herkes tarafından ''nihayet'' anlaşıldığı görülen bu ilginç durum, 2019 yılından itibaren katakullik hırçınlığın ve politikada yalana sık başvuran anlayışın kesin sonunun yaşanabileceğini gösteriyor. Kendini nihayet 'Yüksek Hakem' ve 'Ülkenin Asıl Patronu' (siyaset esnafına ''ekmek'' veren yüksek merci) olarak algılamaya başlayan Türk Seçmen, eskinin iyi ''iş'' yapan o ''eski muhafazakar değer''lerini giderek artan bir kesinlikle reddediyor...
2019'da başlayan bu çok önemli döneme uzanan aşamada, ''insanlara duymak istediklerini söyle, sonra da bildiğini oku'' zihniyetinin artık tolere edilmediği -rasyonel düşünceyi önemseyen- zihniyeti güçlendirdi. Yeni dönemin bugünden okunabilen özelliği, kendine Müslüman ''değerler''in yerini gerçek değerlerin alması ve ''hergüne bir yeni kutuplaştırmacı sansasyonel gündem'' yerine, sükunet ve sükunete önem veren bir yavaşlama ve de sorunların yumuşak yerden birlikte (kutuplaşmadan) aşılması ilkesinin ikame edilmesi olabilir. Ve islamcı yalan/takiyye kültürünün ''etabile'' ettiği ''Algı Oluşturmak'' türünden katakullik hileli zarlarla oynanan oyunlar, yeni dönemde büyük bir kesinlikle sona erebilir, çünkü halkın ''iyi/kutlu amaç için yalan/dolan kültürü''ne hoşgörünün her hangi bir türünü gösterme ihtimali artık bulunmuyor...
Bir zamanların, ''Biz ballıyız. Bir yolu bulunur, gene Allah'ın yardımıyla bunun da üstesinden geliriz, iktidarda da kalırız'' gibi düşüncelere sahip olanlar, bundan sonra hiç de öyle olmayacağını ve kaderi zorlamaya kalkmaları halinde, ummadıkları garip ve de zor durumlara düşebileceklerini söylemek gerek. Şimdi şans, yeni dönemin ruhunu anlamış olanların ve ona uygun hareket edenlerin yanında ve yaptıkları/yapmadıkları herşey, yeni dönemin görünmeye başlayan aktörlerine yarayacak gibi. Bundan sonra atılan siyasi adımlar gerçek/adil/ahlaklı öze sahip olmak zorunda. Bu anlamda; saça/başa bakan ama iyiliğe/dürüstlüğe/vicdana bakmayan (politize olmuş) şekilci din anlayışının da önemli ölçüde terk edilebileceği bir sürecin başlangıcı olabilir. Yeni mantalite, çok köklü bir değişme işaret ediyor. Neredeyse ikiyüz yıllık şekilci İslam anlayışının Anadolu'daki egemenliğinin sona erebileceği gelişmeler, bu dönemde başlayabilir. 2019 ve sonrası, ileride çok konuşulacak bir mental değişim sayılabilir...
Küresel anlamda finansal alanda yaşanması mümkün ''gelişmelerin'' de bir sonucu olarak Kapitalist Sistemin değiştirilmesi ve aşılması fikrinin yaygınlaşması ve Türkiye'de de konuşulmaya başlanması, 2020'nin en önemli konusu olabilir. Mental anlamda 'Yeni bir başlangıç' sayılabilecek 2020 yılı, 2019'da Mart sonundaki yerel seçimlerden itibaren görünür olan 'Yüksek Değerler'in toplumda iyice kök saldığı ve 'Yeni Türkiye' mantalitesinin 'Eski Türkiye'den yönetimi devraldığı yıl olabilir. Dünya ve insanlığın kapitalizmin talancı zihniyetine (ve Dünyadaki yaşam koşullarını tehdit eden onmaz kâr saplantısına) karşı korunması fikri ile uyumlu 'Evrensel yüksek Değerler'in Türkiye'de ağırlıklı/nitelikli çoğunluğun zihniyetini oluşturacağı bir 2020 yaşanabilir. ''Gezi''den sonra 2019'da yeniden dikkat çeken bu zihniyetin, gizlilik/kapaklılık tanımayacağı ve şeffaflığı dayatacağına da dikkat çekmek gerekiyor, çünkü havaya/suya bile vergi ödeyen Türklerin 'yönetimlerde şeffaflık' talebi tavizsiz ve amansız olabilir...
Şimdiye değin son 70 yıldır bir şekilde daima iktidar olmaya alışmış Muhafazakarların ''imkansız, n'ayır, n'olamaz'' saydığı bir çok ''imkansızlığın'' yaşanabileceğini, ama yaşananların hiçbirinin de düşmanlık uyandıracak şekilde yaşanmayacağını söylemek mümkün, çünkü ancak bu şekilde davranan politikacılar yönetici/lider olabilecekler ve bunun partilerle de bir alakası yok, zira yüksek değerler -eski anlamda- ''siyasî'' değil.
'Mental Yeni Başlangıç' sayılabilecek 2020'den itibaren, Kapitalist Sistem'in aşılması konusu, sadece Türkiye'de değil, Dünyada da başat konu olabilir ve eski klasik Solcular başta olmak üzere herkes ''Kapitalizm uzmanı'' kesilebilir. Sistemin aşılmasının sadece ülke meselesi değil, bir Dünya meselesi olduğunu, yüz yıllık eski ideolojik ''ajit-prop'' malzemesinin bu sürece yapabileceği önemli bir teorik katkının bulunmadığını ve sistemin aşılmasının önce mental, -muhtemelen 2025'den itibaren de- Dünyada koordineli hareket edilmesini gerektiren teknik bir konu olduğunu şimdiden not düşmek isterim...