Onbin yıllık kesintisiz uygarlık tarihine sahip Anadolu ve İstanbul'un Türkleşmesinden buyana en büyük altüstoluşlardan birinin yaşandığı bu toprakların Değişim/Dönüşüm sürecini, 1990'lı yıllardan beri tahmin etmeye çalışıyorum ve 2004'den beri kapitalist sistemin sona yaklaşan eğrisiyle ve gelecekle ilgili yazılar yazıyorum. Artık menzile girildi, Yeni Çağ kapıda ve onun için bir girizgah hazırlamak, konuyla ilgilenenlere ve ilgilenecek olanlara yeni tartışma malzemesi sunabilir. Ben bu amaçla, "İstanbul ve Anadolu, Yükseliş Çağı Manifestosu" gibi birşey yazmayı tasarlıyordum ve bu konuda notlar alıp bazı bölümler de tasarlamıştım, ama hazırlanıncaya kadar -her kitap veya kitapçık gibi- bir şekilde gizli kalacaktı. Öyle olmak yerine, bu blogda, o manifestoda olması gereken konular hakkında yazılar yayınlamanın daha yararlı olabileceğini düşündüm. Böylece, burada yeralacak yazıların toplamından, daha kısa ve özlü bir metin çıkarmak da mümkün olabilir belki. Manifesto yazılarına böyle "tumturaklı" bir ad seçmemin nedeni, mütevzi "yeni" sözcüğünün hiç olmadığı kadar eskimesi. Ayrıca, daha öncesiyle kıyaslanamayacak kadar yeni ve özgün bir döneme giriyoruz ve bu dönemi bir "Çağ" olarak adlandırmak pek de yanlış olmasa gerek, çünkü bu coğrafyada yaşayan aklın ve ruhun, onbin yıllık geçmişe ve tabii geleceğe açılıp yükselmesini ifade ediyor. Yazılar, burada esasen "fikir olarak" yer alacak ve size açık olacak.
Manifesto yazıları için şimdilik üç konu belirledim. Bunlardan ikisi, hem İslamcılığın ve İslam dayatmasının aşılması anlamında (Post-İslam), hem de Hayata/Dünyaya yeni bir bakış denemesi anlamında, Manifestoya yeni bir ruhsal/düşünsel zemin sağlamayı amaçlayacak.
İlk yazının, İslam/din ötesi "Evrensel Ruhsal Yasalar"ı işlemesindeki amaç, bütün inançlara ve evrensel değerlere can venen ortak değerleri ortaya koymak ve kısırlayıcı/dar İslam bagajından kurtulmak. Zira İstanbul ve Anadolu'daki yükselişin, hiç bir dinin özüyle çelişmeden, insanlara ruhsal bir duruş vermesi/sağlaması, aynı zamanda buraların yeni tip bir Rönesans&Reform'u olacaktır ve Anadolu/İstanbul halkını İslam ve Türkler öncesinin kadim uygarlıklarıyla da -komplekssiz bir şekilde- yeniden birleştirecektir.
İkinci yazının, "Gerçeklik" ile ilgili olması gerektiğini düşünüyorum. İnsanoğlu, birçok gerçekle aynı anda birlikte yaşıyor ve gerçeğin çok katmanlı haliyle barışık olmak, o gerçekliklerde hareket edebilmek, çok kültürlü bir coğrafyada insanların birlikte yaşamalarının yeni ve devrimci biçimlerine fikirsel/felsefi atmosfer sağlayabilecektir. Burada şekilsel birşeyden değil, bir anlayış biçiminden bahsedeceğim ve mesela Gerçeğin sadece "Bilimsel" olmadığını, (kapitalizme özgü) tek tip ölçü/değer sistemini kaldırmanın sadece parayla ilgili olmayıp bir kavrayış biçimi olduğunu da göstereceğim. Bilimsel olmayan gerçekler de var ve bunlardan bahsetmenin zamanının geldiğini düşünüyorum.
Üçüncü yazı, burada daha önce de belirttiğim ama henüz yazmadığım, "İnsanların (ücretli) çalışmadığı toplum" konusunda olacak. Avrupalı sevgili dostlarımın on yıl kadar önce yazdıkları ve bir çok dile çevrilen "Çalışmaya karşı manifesto"dan da yararlanacak bu yazı, onun eskimiş yerlerinin ileriye doğru revize edilmiş halini esas alacak ve tabii önce Türkiye'yi düşünen bir yerden yazılacak.
Bunları izleyen yazılar, "jeostrateji" denen ve benim nefret ettiğim konu da dahil olmak üzere, yeni enerji kullanımı, sosyal devlet, post-kapitalist sistem ve komşu coğrafyalarla eşitliğe dayalı -sistemsel- işbirliği gibi konuları esas alacak. Bu süreçte, Twitter üzerinden bunları konuşmak, yeni konular belirlemek, metinlerde belli değişiklikler yapmak falan elbette mümkün! Herkese çok Selam! :)✨