Çin'in yeni Cumhurbaşkanı Xi Jinping ve umut

"Çin'in altı aylık yeni Cumhurbaşkanı ilginç bir kişi" diye topa girmek, Doğulu mantalitenin hoşuna gider -tıpkı Türkiye'deki Doğulu mantalite gibi. Nitekim Xi Jingping'in babasının reformcu ÇKP kadrosundan olduğunu biliyoruz mesela. Eşine "Çin'in Michelle Obama'sı" dendiğini de biliyoruz. Bir yıl önce Çin Komünist Partisi'nin Genel Sekreteri, yani başkanı seçildiğinden beri dünyanın gözleri Xi Jingping'in üzerinde (tabii bu "Dünya"ya Türkiye dahil değil!) Sempatik görünümlü Xi'nin "hakkında az şey bilinmesi" lafının gizem gibi kullanılacak bir yanı olduğundan bahsetmeyeceğim, zira ÇKP'nin birey olmak yerine "Parti neferi olmak" diye özetlenebilecek tek tip yoldaş üretim merkezi gibi işlediğini, buna uyanların da kariyer basamaklarını hızla tırmandıklarını biliyoruz. Türkiye'de de böyle.
Türkiye'de ne zaman yaşadığı tartışmalı bir "Vahabi Osmanlı"ya özenen AKP iktidarından farklı olarak Başkan Xi Jingping, Mao Zedung'a ve Mao devrine özendiğini gösterir sinyaller veriyor. Bir taraftan da pilot bölgelerde yeni neoliberal deneyler yapıyor, Shanghai'de pilot "finans bölgesi" kurmak gibi.
Başkan'ın kafa yorduğu ve canını sıkan konulardan birinin internet medyası ve sosyal medya olduğu anlaşılıyor. Muktedirlerin internet korkusu/cahilliği her zaman komedi malzemesi, ama trajik bir komedi malzemesi, sonunda canı yakıyorlar. AKP'nin "sosyal medyaya girin" talimatı nasıl soayal medya'nın ruhuna aykırıysa ve talimatla bu mecraya girenler, nasıl iyot gibi ortaya çıkıyorlarsa, aynı sözlerle "ordu kurup sosyal medyaya girin"mealinde bir anlayışla sosyal medyaya dalan ÇKP'li yoldaşlar da ortalığı birbirine katmışlar. Şöyle:
Çin'de çıkarılan yeni bir yasaya göre internette söylenti/dedikodu yayanlar beşbin kere okunurlarsa, bir ilâ üç yıl hapisle şereflendiriliyorlar! (Zira "söylenti"nin tarifi, ÇKP'nin tekelinde!) Bu durumda çok okunan blog yazarları sorun yaşıyorlar elbette. Eleştirel şeyler yazan blogger Xue Menzi, bu listenin başındaki isimlerden. Ne de olsa iki milyon okuru var. Velhasılı kelam, ÇKP'nin "sosyal medyaya girin" sözü üzerine yoldaşlar işi "girişin" anlamış ve tam dörtyüzkırk kişiyi tutuklatmışlar.
Şimdi anlaşıldığı kadarıyla Başkan Xi, hem iyi ve yumuşak biri olmak istiyor, hem de Mao devrinde olduğu gibi parti kampanyaları ile halkı (ve özel hayatını) bir şekilde etkileyip kontrol altında tutmak istiyor. Çin, tıpkı Türkiye'nin yeni muktedirleri gibi, "Partinin çıkarları yasalardan önce gelir" gibi bir anlayışına meyilli bir ülke, adeta bir kıta, böyle muazzam bir kültürü sevmemek mümkün değil. Gel velakin köprülerin altından çok suyun aktığı, Çinlilerin çok değiştiği, Mao devrindeki gibi iki kampanya ve biraz gazla koluna kızıl band takıp slogan atmayacağı da anlaşılıyor.
Çinliler, mahkemelerde haklarını aramaya, internette blog yazmaya ve düşündüklarini söylemeye alıştılar. İşte bu nedenle ÇKP'nin işleri eskisi kadar kolay değil, ÇKP'nin yeni yönetimi "kör gözüm parmağına" uygulamalara da imza atarak -belki de kendini beğendirmek için, "ilginç" uygulamalara imza atıyor. Örnek: "Aynaya bak. Üstünü-başını düzelt." Sonra: "Her Çinli, düzenli olarak yaşlı annesini-babasını ziyaret edecek" -Yasa! Daha sonra: "Her Çinli yılda belli sayıda kitap okuyacak" -istersen okuma! Hapis cezası var (bunun hesabını/kitabını nasıl tuttuklarını bilmiyorum).
Tabii Çinliler, Türklerden daha pratik zekalı olduklarından, bunlara da çare buluyorlardır. Annenizi-Babanızı ziyarete gittiniz, eski Çin standartlarına göre evlenme yaşını da çoktan geçmişsiniz, babanız "sen daha evlenmedin mi" diye sorarsa? Şehirli Çinliler eskisi gibi hemen evlenmiyor öyle! Çinden bir dostum anlattı, işte böyle durumlar için yardımcı olan ajanslar varmış! (Çin'de ne yok ki?!)
Ajans size katalogdan beğendiğiniz bir kadın gönderiyor, ve kadın sizin annenizin-babanızın yanında sizin mutlu karınız rolünü oynuyor -hem de saygılı, kibar, kültürlü, hanım hanımcık! Çarelerin asla tükenmediği Çin'de ÇKP, "parti kafasına göre yönetmeyi bırakıp hukuk devleti olalım" derse, asıl o zaman ABD'ye sahiden meydan okuyabilir. Ama ÇKP, bir demokrasi olmak riskine girebilir mi? İşte bu soruya Başkan Xi Jiping'in "Evet" demesi temennisiyle yazıyı noktalıyorum. Her şey Türk-Çin dostluğu için...