İran'da köklü değişiklik ihtimali hakkında dönem notu
İran'daki son seçimlerde katakulli yapılarak Mahmud Ahmedinecad'ın kazandırıldığı hakkında yaygın kanılar var. Durum tersi de olabilir, yani Ahmedinecad hakkıyla kazanmış da olabilir. (Türkiye'den sonra) Bu kez de dünya basınına bazı "belgeler" sızdı ve seçimleri Musavi'nin kazandığı, ama on milyon kadar oy silinerek hakkının yendiği iddia edildi!.. Burada ilginç olan, seçimler hakkındaki iddiaların doğru ya da yanlış olmasından bağımsız bir ayaklanma/değişim durumudur. İran'daki İslami rejimin sona ereceği bir dönemin başında bulunuyoruz ve bu durum sadece Türkiye'yi değil bütün dünyayı yakından ilgilendiriyor.
Anlaşılan öyle yoğun bir durumla karşı karşıyayız ki, Musavi seçimlere itiraz etmemiş olsaydı, bu durumda bile o günden sonra ayaklanmalar beklemek gayet normaldi. Böyle bir zaman kalitesi yaşandıktan sonra, İtan'da herşeyin eskisi gibi aynen devam etmesi hiç mümkün görünmüyor. Bunun anlamı, İran'da halkı tehdit eden ve gösterilere son vermesini isteyen islamcı rejimin, bu itiraza karşı başarı şansı bulunmadığı. Eğer devlet güç kullanırsa değişim çok daha hızlı olabilir ve değişim sonucu ortaya çıkacak idare o ölçüde anti-islamcı bir idare olabilir. (Bu arada hemen belirtelim, Eski İran Şah'ının yurt dışında yaşayan oğlunun kışkırtıcı sözleri, yenilenme/devrim hareketine sadece zarar verir! Bu konuda Radikal'de Nuray Mert güzel bir yazı yazmıştı. Şah, değişimde ciddiye alınabilecek bir faktör gibi görünmüyor)
Değişimin en büyük gücünü entelektüeller, gençler ve kadınlar oluşturuyor. Buradaki işaretler, kesin bir 'Dünya görüşü değişikliği'ne işaret ediyor -buna kısaca devrim de diyebiliriz. (Hatta kan dökülme ihtimali de var) Zincirlerinden boşanmış büyük bir öfke söz konusu ve bu öfkenin savaşçı/mücadeleci bir karakteri olduğu açık. Kurallar/yasalar, değer yargıları, hatta isimlerin değişmesi gündeme gelebilir. Ülkenin dostlarının da değişeceğine bakarak, İran dış politikasında bazı önemli yenilikler bekleyebiliriz. Bu değişimden, Hizbullah/Hamas gibi örgütler zararlı çıkabilir. Değişimin 'makul/akılcı' bir karakteri var ve eski anlamda 'ideolojik' değil. Dostlarımız halktaki devrimci uyanışın Nisan ayında başladığına dikkat çekiyorlar ve değişimi anlatmak için, "Bir milletin kanlı yeniden doğuşu" sözünü kullanıyorlar. Biz bu 'yeniden doğuş'un elbette kansız olmasını diliyoruz/istiyoruz, öyle olması için herşeyi yapmak gerekir.
Yeni devrim hareketi, Ağustos ayında önemli bir sınav vermek zorunda kalabilir. Bu sınavda bir orta yol tutturmak ve radikallere fazla kapılmamak zorunda.
Değişimin nasıl bir İran ortaya çıkaracağı konusunda söylenebilecek tek şey, kesinlikle bugünkü gibi bir İran olmayacağıdır ve Ahmedinecad türünden popülist İslamcı politikacıların ve mollaların iktidarının/gücünün/devletinin son bulabilleceğidir. Gelişmelerin sonucu 2009'un Aralık ayında önemli ölçüde kesinleşmiş olabilir. O zamana kadar bir günden diğerine olmadık olaylar ve bir kaos ortamı oluşabilir. Sonuç, dünyanın bu tarafındaki "katakullici çizgi"nin İran'daki temsilciliğinin yenilgisi olacak!.. İran'daki çalkantı ancak 2010 Mart'ından itibaren yerine oturmuş olabilir.
Not: Avrupa-Amerika basınında muhalefetin zaferi sonucu İran'ın Batılı bir demokrasi olacağı sanılıyor. Bu tabii çok safça bir tahmin olurdu! Bir demokrasi olacağı kesin gibi, ama özgün bir demokrasi olacağını beklemek, Batı ile gerilim politikası izlemeyeceğini söylemek galiba daha mantıklı. Ayrıca islami karakterini de -daha ılımlı bir çizgide sürdürebilir. Bu, şimdiki islamcı rejimin sertliğine bağlı. Ama bu badirenin sonunda İran'ın artık islamcı bir iktidar/devlet olmayacağı söylenebilir.