Panik şu: Birçok canlı türünün hızla kaybolması mümkün, ama daha önemlisi, Atmosferde/Yeryüzünde mevcut olan enerjide ani boşalmalar olabilir, bu da, şimdiye kadar yavaş yavaş yaşanan değişimlerin hızlanıp büyük felaketlere neden olması demek.
Bir meteorolog, bekleneni, “bir tür tsunami” diye anlatmayı deniyor.
Yunanistan, Atina’da, hava sıcaklıklarındaki artışlara göre halkı uyaran bir devlet dairesi açtı. Turistler için düşünülmüş bir aplikasyonda, “şehrin en serin yürüyüş rotası” da gösteriliyor. Gelecekte böyle şeylere alışmadan önce, aklı başında tüm kurbağaların bu cendereden dışarıya sıçramaları elzem.
Siyasi anlamda global önlemler almak ihtimali henüz “masal” kıvamında ama Avrupa’da bu konuları en azından bangır bangır konuşuyorlar, burada “Allah kısmet eder de Muhalefette ‘değişim’ olursa”, sonra, belki bu işler de konu olabilecek.
Bu yaz Kaş’da 42 dereceyi görünce, iklimsel bozulmaların Akdeniz sahillerinde “dayanma sınırına varmak üzere olduğunu düşünmüştüm, zira bir de nem var. Aynı ısı Kahramanmaraş’da, Gaziantep’de daha dayanılabilir durumda.
Aslında tam da Güneş ışığından enerji elde etme ve ormanları cidden koruma zamanı.
Meteorologlar, “Yaşananların, 30-40 yıl önce bilindiğini ve kamunun uyarıldığını” söylüyorlar. Ben kendi hesabıma bu konularda Türkçe 2003’den beri yazıyorum, daha öncesinde de 1980’lerden beri konuşuyordum.
Konu hakkında adımlar atılması bir yana, konuşulması bile hâlâ “lüks” sayılıyor.
İklimlerin bozulmasından en çok etkilenen ve etkilenecek olan yerlerden biri de Anadolu. Konu hayat-memat meselesi.
2020’de arabalar sokağa çıkmayıp uçaklar uçmayınca, iklimler sadece altı ayda gözle görünür biçimde düzelmişti. Bu deneyimi yaşamış olanların kendi değerlerini hâlâ para/pul, dört tekerli gaz tenekesi ve orman kesip kesip beton dikme ile ölçmeleri “pratiği”, sadece sürdürülemez bir tür ruhsuzluğa ve kendi türünün sonuna işaret eder. Madde geçici, ruh ebedîdir.