Türkiye büyük bir değişimin eşiğinde ama bu "bir şekilde" kendiliğinden oluyor, çünkü Muhalefet partilerinin bir dahli olmaksızın yaşanmakta olan bir gelişme. Bu gelişmeye ivmesini veren çeşitli kurumlar veya anlık kararların bir toplamı ve daha bir çok faktör olabilir, ama asıl ivmeyi veren, 2012 sonrası oldukça hızlanan entropik gelişmeler ve istikamet, mevcut sistem ve sistemlerin hepsinin sallanması. Sallanıp değişenler:
1. Siyasal ve kültürel anlamda, ABD'nin başını çektiği Batı merkezli -tek kutuplu- Dünya algısı.
2. Kapitalist sistem. Önce herkes, "sadece neoliberal sistem sallanıyor" diye avunuyor, kapitalizmin kendine yeni bir yol bulup yoluna devam edeceği söyleniyordu, artık kimse böyle"iyimser" değil. Sistemin yapısal sorunları büyüyor ve bu sorunların aşılması artık çok daha zor.
3. Sistemin bu entropik dönemden sağ çıkması pek mümkün olmadığından iki eğilim gelişiyor: Biri, ipleri elinde tutmak için popülizmin her türünü ve faşizmlerin desteklendiği, zengin getolarına çekilme eğiliminin yanı sıra fakirleşenleri zorla kontrol altında tutma eğilimi. Diğer eğilim, gelişmelere uyum sağlamak için akılcı yaratıcı özgürlüklerin önünü açan demokratik eğilimler. Ama bunlar da kapitalizmin henüz iyi işlediği yerler olmaları dikkat çekiyor.
4. Eskisinden farklı olarak, herkesin konular hakkında fikir söyleyip örgütlenebileceği atmosferin -tüm kısıtlama girişimlerine rağmen- varolmaya devam etmesi, "Tüketiciler" olarak hızla örgütlenebilen vatandaşların, eskisinden daha fazla yaptırım gücüne sahip olmaları ve siyasette merkez kaymalarının yaşanması, muhalefet partilerinin hızla önem kaybetmesi...
Değişim, otomatiğe bağlanmış gibi adeta "kendiliğinden" oluyor, çünkü gelişmeleri tetikleyen net büyük siyasi gelişmelerden ziyade bir çok küçük etmenin birarada işlediği bir siyasi bileşenler vektörler dönemi bu...
Türkiye'de, parlamenter Muhalefetin neredeyse hiç bir etkisinin kalmadığı yeni siyasi düzende asıl Muhalefet bizzat Devlet ve/veya İktidarın içinden yapılıyor ve muhalefetin ifade bulduğu asıl medya da sosyal medya. Sosyal medyada iktidara ve ekonomi aktörlerine karşı, gücünü dilinden/aklından alan ve sosyal medyadaki "nitelikli tüketici"leri harekete geçirebilen etkili bir kesim var ve bu kesim sonuç alabiliyor, yeni fikirler de bu mecrada şekilleniyor...
İşte bu atmosferde hiçbir şey yapmasa da muhalefetin yerel seçimlerde önemli bir zafer kazanması mümkün, çünkü İktidar ortağı milliyetçi küçük parti, İktidar partisinin kaybettiği oyları da alıyor ve ortaklığı bozuyor. Büyük illerde, İktidara yakın küskünleri kazanıp aday göstermek gibi ilginç bir politika izlemeye hazırlanıyor. Eğer bu siyasetini değiştirmezse, İktidar oylarının büyük şehirlerde bölünmesi olasılığı yüksek, zaten belli bir İktidar yorgunluğu ve bıkkınlığı da mevcut. Bu bölünmeler, ikinci büyük parti olan anamuhalefet partisinin önünü açabilir. Devletin içinde, İktidara karşı asıl muhalefeti yürüten kesim (ve iktidar ortağı milliyetçi parti) İktidara hatırı sayılır büyüklükte zarar vererek, iktidarın daha kolay kontrol edilebileceği bir kısa dönemi başlatmak üzere gibiler. Öyle ya da böyle bir dönemin kesin sonu geliyor ve İktidarla birlikte bir dönem kapanma arefesinde. Tabii, Anamuhalefet partisinin itelenerek mecburen geniş bir koalisyonla iktidarı yeniden kurması gibi zoraki (kendiliğinden) bir alternatif dışında kararlı/yeni bir alternatif henüz görünmemekle birlikte, değişimin -en hafif deyimiyle- "kavgasız gürültüsüz" gerçekleşmesi, Türkiye'nin kazancı olur. 2019 yılı gecikmiş bir sonun ve başlangıcın yaşanacağı yıl olabilir...