İtirazın adı haline gelmiş sanatçı olmanın türleri arasında şöyle bir gezinecek olursak Arno Schmidt, galiba bildiğimiz yakın tarihin en orijinal yazı sihirbazlarından biridir, hatta tektir. Bu kadar orijinal olabilmek, kendince sağlam bir irade ve mücadeleci ruh gerektirir. "Dili iyi ve doğru kullanmak gerekir" diyerek orijinal olmak iddiasındaki pedantizmi piposuna ufalayıp dumanını tüttürerek içen, büyük savaştan sonra kurulan Federel Almanya'ya da Nazi Almanyası gibi acımayan, "çevrilemez" denen James Joyce ile takışan, ondan "daha çevrilemez" inanılmaz eserler yazan bir dev Arno Schmidt. 1946'da yayınladığı "Leviathan" uzun öyküsünün ardından bir edebiyat ödülü alıp yazar olarak yaşamaya karar verip tüm normları altüst eden bir sanatçının Türkiye'den de çıkabileceği ihtimali güzel bir fikir olabilirdi.
Arno Schmidt'i Türkçe'ye çevirebileceğimi düşünerek bu zor işi bana öneren ressam Frank Grüttner'i de burada sevgi ve saygıyla anayım.
Kütüphanemizde onun Doğu Berlin izlenimleri üzerine kurduğu "Das Steinerne Herz" (Taş kalp) adlı romanını yeniden bulunca buraya not düşmek şart oldu.
Arno Schmidt'in, yeni bir edebi düz yazı stili icad edip o formda yazdığını söyleyebiliriz. İnsanın kendi monologlarını ve ruh halindeki değişimleri realist bir şekilde ifade edebilmek adına bir tür "Raster tekniği" kullanmıştır. Grafik-design ile ilgilenmiş olanlar bilirler, "Bilgisayar devri" (yani bu benim için 1980'lerin ikinci yarısından bu yana sadce Apple demek) öncesinde çizgi roman ve karikatür hazırlarken arkası yapışkan raster filmler vardı, onlar çizimin üç boyutlu görüntüsü için kullanılan gri alanlar için kullanılırdı ve raster noktalardan oluşur, iri noktalı raster daha koyu, küçük noktalı raster daha açık bir gri ton verir, bunlar açıktan koyuya giden şekillerde de yapılırlar tabii. Arno Schmidt, işte böyle bir tekniği yazıda kullanır ve mesela monologlarda cümleler yerine sözcükleri tercih eder, üstelik bu sözcüklerin bir kısmını da dil-mil takmadan kendi uydurduklarıdır. Onları kendince anlamak, okurun işidir! İnsanların aklı hep başka yerlerdedir, eh bunun da yazıda bir şekilde ifade bulması gerekir.
Arno Schmidt elbette çok okunan bir yazar değildi, ama büyük saygı duyulan ve okumaya çabalayan, okumanın bir maceraya dönüşmesini seven, okumak için çaba gösteren okurun gizli hazinesiydi. Alman okur onun hakkını vermiştir. Alman edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. Hayatı boyunca kıt kanaat yaşamış, yazdığı kitaplar bazı eleştirmenler tarafından "saçmalık" ilan edilmişse de daha sonra bu eleştirilerin geri alındığı da olmuştur. İrlanda'ya yerleşmeye karar verip Heinrich Böll'ün bu konuda büyük yardımlarına rağmen "düzenli geliri" olmadığından İrlanda tarafından kabul edilmemiştir.
1977 yılında, Almanya'nın Osman Kavala'sı Jan Philipp Reemtsma'nın kendisine 350 bin Mark vermesi ile maddi sıkıntıları nihayet son bulmuştur. O zaman Nobel ödülü alan yazarlara verilen bu meblağı aldıktan iki yıl sonra hayata veda etti ama Alman edebiyatının ölümsüzleri arasında yerini aldı.