Ortaçağ karanlığından bir iğne ucu kadar ışığın sızmadığı zamanlarda kedilere takan yobaz papazlar, şeytanla akraba saydıkları bu sevimli hayvanları öldürmek için binbir çeşit yöntem bulup fare cinsinin nüfusunu artırmışlar. Sıçanlarla kedilerin nüfusu birbiriyle ters olmakla kalmayıp, iyilikleriyle kötülükleri de birbirine zıt iki dünyadır. Kedi, eski Mısır'da tapınakları kötü ruhlardan korurken bunun için sadece sevimliliğini kullanıp bol bol sevgi üreten ve sıçanların canına okuyan, Göğün sevgili yaratığıdır. Ortaçağın karanlık papazları, kedilerin kötü ruhlarla nasıl savaştıklarını, ortalık sıçana boğulduktan sonra anlamışlar. Veba, Ortaçağı tarihe gömmekle kalmamış, kedilerden bile kuşkulanan kilisenin tartışmasız gücünü de elinden almış. Kötülüğün bile iyi bir yanı vardır.
İklimleri bozup vahşi hayatı gün be gün yokeden tüketici naylon insan da plastik poşetleriyle hayvan pazarlarında sürterken Yarasalardan Covid 19 virüsünü kapıp, yeni bir çağın gözünde sessiz sakin evinde otururken, etrafındaki muazzam curcunanın tehdidin tehlikenin farkında, ama evindeki sükunet nedeniyle etrafındaki tornadonun şiddetini henüz kestiremiyor ve işte tam da bu tarihi anda, eski kedi katillerinin uslanmış bilge baş kardinali Papa Franciscus, Ortaçağ'ın ocağını söndüren tarihin verdiği dersi unutmadığını göstererek, Kapitalizm çağının bitişini kendi ölü dili Latince ile çok iyi ifade ediyor, ağzı ile beyni arasındaki bağı koparmış çağın politika esnafına akıl hastası muamelesi yapıyor.
Kader, hayatta kalma becerisini gösteren herkese, her kuruma, en az bir adet yeni şans sunar. Papa, Roma kilisesine sunulan şansı değerlendirmekle kalmıyor, günde beş vakit Sol gevezelik yaparak varlığını devam ettirmeye çalışan kızılcık kırmızısı prokapitalist entel deryasına da tur bindirip ön alıyor, yobazlığın her türüne aşina olup yüzünü din bezirganlarından seküler dürüst insanlara çevirmiş Tanrı'yı şaşırtıyor.