Adı, yazdığı roman tarafından konan kadın: Murasaki Shikibu

O, dünyanın ilk romancısı...
1003 yılında yazmaya başladığı romanı Genji Monogatari'de, Şehzade Genji'nin sevgilisi rolünde!
İyi anlaşılması için tekrarlamak istiyorum: Dünyanın ilk romanı, bir kadın tarafından yazılmıştır ve o Japonya'nın gururu bu güzel kadının adı da Murasaki Shikibu'dır.
Babasından edebiyat dersleri alan ve erkek kardeşi de yetenekli bir şair olan Murasaki Shikibu'nın bahtsızlığı da, romanın onun olup olmadığı tartışmaları ve söylentileridir. Edebiyattan anlayan bir babanın kızı olduğundan, bir kadının nasıl bu kadar güzel yazabildiği, "kuşku" meselesi olmuş ve soru işaretleri günümüze kadar gelmiştir.
Asıl adı, birçok eski yazar gibi bilinmiyor. "Shikibu", babasının mesleğinden yola çıkarak kullandığı adıdır (törenleri örgütleyen saray memuru). "Murasaki" ise, orijinal romanı "Şehzade Genji'nin Hikayeleri" romanında anlattığı Genji'nin sevgilisi Murasaki'den yola çıkarak, "bu mutlaka kendisidir" diyen okurları tarafından konmuştur!

54 Bölümden oluşan roman karmaşık, çok katmanlıdır ve stili de bugünkü birçok romandan daha ilginçtir. Kitapta Şehzade Genji, sevgiliden sevgiliye konan uçarı bir genç olarak anlatılıyor. Dramatik bölümler de var. Bazen İmparator babasıyla takışıyor, hatta gönüllü sürgüne de gidiyor, ama aynı anda bazen iki sevgilisi olan biri. Bugünün ronanları gibi derin ayrıntılılara sahip böyle bir eserin yazılmış olması şaşırtıcı ve o malum kuşkuyu dile getirmekten, kendilerini alamıyorlar: En azından 42'inci bölümden sonrası başkları tarafından yazılmış. Dünya edebiyatının en karmaşık eserlerinden biri...
Murasaki Shikibu'nun Türkçeye de çevrilen Günlüğü Murasaki Shikibu Nikki, yazarın roman yazacak kapasitede biri olduğuna kanıt sayılır. Romanındaki Murasaki no Ue figürü, Japon tarihinin en önemli ailelerinden Fujiwara'lardan bir kadın.
Murasaki Shikibu, edebiyat aşığı bir ailenin çocuğu. Söylendiğine göre hem büyükbabası, hem annesi hem babası edebiyatla haşır-neşir ve bizzat yazıyorlar. Annesini erken kaybediyor ve eski kurallara aykırı olarak babasının evinde kalıp, erkek kardeşiyle birlikte bir edebiyatçı olarak yetiştiriliyor. Babası 996 yılında yerel bir yönetici olunca, akranı kızların hiç yapamadıkları birşey yapıyor: Tekbaşına seyahat ediyor. O da yüksek Japon Uygarlığı Heian döneminde yaşayan bir yazar olarak başkent Heian Kyo'ya (yani bugünkü Kyoto'ya) geliyor ve orada, kendinden yaşça çok büyük biriyleFujiwara Nobutaka ile evleniyor, ondan bir kızı oluyor. Daini no Sanmi adlı kızı da daha sonra ünlü bir şair olmuştur (999-1077). İşte bu yüzden, Murasaki Shikibu'nun anıt romanının son on bölümünü kızının yazdığı iddia ediliyor. Burada önemli olan, romanın kim tarafından bitirildiğinden ziyade, roman formatının Murasaki Shikibu tarafından icadıdır.
Romanın psikilojik derinliği ve detay zenginliği, yazarın sarayı içeriden tanıdığını gösteriyor. Genji'nin aşk hikayeleri çok güzel. Ama Murasaki Shikibu'nun Günlüğü (Esin Esen çevirisi, 2009), bence daha ilginç, çünkü başka bir kadın yazarla didişmesini de anlatır!
Makura no Soshi'nin (Yastıkkitabı) yazarı Sei Shonagon'la kapışması, ona zor anlar yaşatmış olmalıdır. Bu kadın, Murasaki Shikibu ile akraba bir saray görevlisini diline dolamıştır. Adam saray için yazdığı bir raporda o kadar kötü bir dil kullanmış ki, keskin dilli Makuro no Soshi, biraz da Murasaki Shikibu'yu kıskandığından, adamı saray maskarasına çevirmiştir. Murasaki Shikibu, bunun intikamını, muazzam diliyle alır. O, Çin kökenli karmaşık Kanji işaretlerinden daha fazlasını yazabilen zeki bir kadındır ve bunun anlaşılması uzun sürmez. İki kadının birbirini çekememesinin bir nedeni de farklı saray soylusu kadınlara hizmet etmeleri olabilir.
Murasaki Shikibu'nın romanına yeniden dönmek şart.
Romanda Şehzade Genji'nin onca kadından sonra Murasaki'ye rastlaması, "ideal kadına" rastlaması tonunda tüm duygusal derinliğiyle anlatılıyor. Romanda ölen Murasaki'nin ardından Şehzade, hayatı sorgulamaya başlıyor. Çok güzel doğa tasvirleri, melankolik anlatımlar, birçok kurgu ve sonuç örgüsü (Plot), mükemmel bir dille anlatılıyor. Kitap Türkçe'ye henüz çevrilmedi. Büyük eksiklik.